• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

çıkarmak

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 183

ana – technical

ana kullanım

denizcilik

deyim

eylem / verb

eylem / verb – biology

eylem / verb – commerce

eylem / verb – culinary

eylem / verb – informal

eylem / verb – mathetamics

eylem / verb – medical

eylem / verb – nautical

eylem / verb – photography

eylem / verb – printing

eylem / verb – sports

eylem / verb – surgery

fiil / verb

çıkarmak = iblağ etmek [öz Türkçe - eski terim]

çıkarmak = ihraç etmek [öz Türkçe - eski terim]

çıkarmak = ikram etmek [öz Türkçe - eski terim]

çıkarmak = istihsal etmek [öz Türkçe - eski terim]

çıkarmak = lanse etmek [öz Türkçe - eski terim]

ÇIKARMAK = (çıkarmak nedir; çıkarmak ne demek; çıkarmak İngilizcesi) 1. Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak: «Çantasından çok sayfalı, maroken kaplı küçük bir defter çıkardı.» -Ö. Seyfettin. 2. (-i) Sonunu getirmek: Bu para ile ayı çıkarırız. 3. (-i) Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek. 4. (-i) Bulmak, ortaya koymak: Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak. 5. (-i) Hatırlamak: «Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım.» -N. Cumalı. 6. (-i, -den) Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek: Öfkesini benden çıkardı. 7. (-i, -den) Sağlamak, elde etmek: Ekmeğini taştan çıkarmak. 8. (-i, nsz) Gibi göstermek, bir davranış yüklemek: Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak. 9. Sindirim yolundan dışarı atmak: «Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı.» -İ. O. Anar. 10. İlgisini keserek uzaklaştırmak. 11. (-i) Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak: «İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti.» -S. F. Abasıyanık. 12. (-i) Yayımlamak: «Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı.» -O. S. Orhon. 13. (-i) Gidermek: Lekeyi çıkarmak. 14. (nsz) Sebep olmak, yol açmak: «Bir dedektif bürosu açmış, hükûmet zorluk çıkardığından kapatmıştı.» -R. H. Karay. 15. (nsz) Yapmak, üretmek: Bu terzi çok iş çıkarıyor. 16. (-e, nsz) Sunmak: Konuklara çerez çıkardı. 17. (-e, -i) Göstermek: «Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın.» -M. Ş. Esendal. 18. (-i, -le) Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak: «Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami...» -H. Taner. 19. (nsz) Yollamak, göndermek: Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti. 20. (nsz) Boşaltmak: «Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik.» -R. H. Karay. 21. (nsz) Resim yapmak. 22. (nsz) Fotoğraf çektirmek. 23. (-i) mec. Söylemek: «Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır.» -O. C. Kaygılı. 24. (-i, -den) mat. Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek.

ÇIKARMAK = (çıkarmak nedir; çıkarmak ne demek; çıkarmak İngilizcesi) Bir işi bitirmek.

ÇIKARMAK = (çıkarmak nedir; çıkarmak ne demek; çıkarmak İngilizcesi) Bir öğeler kümesinden, verilen koşullara uyan öğeleri seçmek, örn. bir komut ya da bir örtü uygulayarak bir makine sözcüğünden belirlenmiş kimi sayamakları seçmek.

ÇIKARMAK = (çıkarmak nedir; çıkarmak ne demek; çıkarmak İngilizcesi) Resim yapmak: Uşacık baka baka aynını çıkardı.

çıkarmak = ihrâc etmek [Türkçe - Osmanlıca]

çıkarmak = istihrâc etmek [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

-den .. anlam çıkarmak -den acısını çıkarmak -den ahlak dersi çıkarmak -den anlam çıkarmak -den çıkarmak -den çıkarmak (hıncını) -den çıkarmak (sinir- hınç vb) -den kendine pay çıkarmak -den kıvılcım çıkarmak -den sonucunu çıkarmak -den sonuç çıkarmak -den yukarı çıkarmak -e sürtünerek/çarparak ses çıkarmak -e zorluk çıkarmak -ın acısını çıkarmak -ın çekirdeklerini çıkarmak -ın kopyasını çıkarmak -i cebinden çıkarmak -in ambalajını çıkarmak -in ipliğini çıkarmak -in suretini çıkarmak -in tadını çıkarmak -ye dil çıkarmak -yi çıkarmak -yi suçlu çıkarmak abonelikten çıkarmak acı ses çıkarmak acılı sesler çıkarmak acısını başkasından çıkarmak acısını birisinden çıkarmak acısını çıkarmak açığa çıkarmak açık artırma ile satışa çıkarmak açık artırmaya çıkarmak açıp içinden çıkarmak adalet önüne çıkarmak adet çıkarmak adını ...-e çıkarmak adını çıkarmak adını listeden çıkarmak adını temize çıkarmak af çıkarmak agu agu diye sesler çıkarmak ağaca çıkarmak ağacın reçinesini çıkarmak ağaç köklerini çıkarmak için kullanılan çapa ağızdan çıkarmak ağzındaki baklayı çıkarmak ağzından baklayı çıkarmak ahenksiz ses çıkarmak ahkâm çıkarmak ahlak dersi çıkarmak ahlaka aykırı olan yerlerini çıkarmak akıldan çıkarmak aklından çıkarmak alev çıkarmak ambalajdan çıkarmak ambalajından çıkarmak ambalajını çıkarmak ambardan çıkarmak amino grubu çıkarmak amino grubunu çıkarmak aniden çekmek veya çıkarmak aniden çekmek ya da çıkarmak aniden çıkarmak anlam çıkarmak anlamını çıkarmak anlamsız sesler çıkarmak ansızın dışarı çıkarmak arabasını düze çıkarmak aradan çıkarmak araştırarak meydana çıkarmak araştırarak ortaya çıkarmak arayıp çıkarmak arayıp meydana çıkarmak arıza çıkarmak asker çıkarmak askeri vasıtanın silahlarını çıkarmak askerlik ten çıkarmak askerlikten çıkarmak askıya çıkarmak aşırı ölçüde kâğıt para çıkarmak atı otlağa çıkarmak atın eyerini çıkarmak atmosfere gaz çıkarmak ayağını çıkarmak ayakkabı çıkarmak ayakla çiğneyip suyunu çıkarmak (üzümü) aydınlığa çıkarmak ayırıp çıkarmak aylık bağlayıp işten çıkarmak aynen çıkarmak aynı seviyeye çıkarmak aynını çıkarmak azami hadde çıkarmak azizler mertebesine çıkarmak bağırsaklarını çıkarmak baklayı agzından çıkarmak baklayı ağızdan çıkarmak baklayı ağzından çıkarmak baklayi ağızdan çıkarmak balgam çıkarmak balina yağını çıkarmak bandını çıkarmak banknot çıkarmak barodan çıkarmak baskıyla çıkarmak başa çıkarmak başına bela çıkarmak başına çıkarmak başına dert çıkarmak başına iş çıkarmak başını suya sokup çıkarmak baştan çıkarmak bavuldan çıkarmak beklenmedik sorunları ortaya çıkarmak bela çıkarmak belaya davet çıkarmak belgenin özetini çıkarmak beş katına çıkarmak beş on kuruş çıkarmak beyaza çıkarmak bilanço çıkarmak bilgisayardan yazılı bilgi çıkarmak bip sesi çıkarmak bir atleti takımdan çıkarmak bir çırpıda çıkarmak bir gömlekten baş çıkarmak bir istikrazı tedavüle çıkarmak bir işi yapmanın tahmini maliyetini çıkarmak bir kimseyi kanun dışına çıkarmak nıaksadiyle ikame edilen dava bir oyuncuyu boşa çıkarmak bir oyuncuyu kadrodan çıkarmak bir sırrı açığa çıkarmak bir sırrı ortaya çıkarmak bir sonuç çıkarmak bir sonuç çıkarmak (ipuçlarını bir araya getirerek) bir şey için birine fatura çıkarmak bir şey yüzünden kavga çıkarmak bir şeye engel çıkarmak bir şeyi açığa çıkarmak bir şeyi birinin aklından çıkarmak bir şeyi dışarı çıkarmak bir şeyi elden çıkarmak bir şeyi meydana çıkarmak bir şeyi ön plana çıkarmak bir şeyi satışa çıkarmak bir şeyin acısını çıkarmak bir şeyin gözünü çıkarmak bir şeyin hıncını çıkarmak bir şeyin tadını çıkarmak bir şeyin zevkini çıkarmak birçok kopyasını çıkarmak birinden acısını çıkarmak birine büyük zorluk çıkarmak birine engel çıkarmak birine kılıcı bir yanından sokup öbür yanından çıkarmak birine şapka çıkarmak birine veya emrine havale çıkarmak veya ödeme yapmak birine zorluk çıkarmak birini apar topar bir yerden çıkarmak birini bataklıktan çıkarmak birini bir şeyden güçlükle çıkarmak birini bordrodan çıkarmak birini cebinden çıkarmak birini çileden çıkarmak birini gereksiz olduğundan dolayı işten çıkarmak birini göklere çıkarmak birini güçlükler çıkarmak birini haklı çıkarmak birini haksız çıkarmak birini kabuğundan çıkarmak birini kadrodan çıkarmak birini öğle yemeğine çıkarmak birini saklandığı yerden çıkarmak birini suçlu çıkarmak birini temize çıkarmak birini yürüyüşe çıkarmak birinin aklından bir şeyi çıkarmak birinin canını çıkarmak birinin davranışından kendine pay çıkarmak birinin hesabına ödeme çıkarmak birinin ipliğini pazara çıkarmak birinin karışım baştan çıkarmak birinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak birinin pantolonunu zorla çıkarmak birinin pestilini çıkarmak birinin umutlarını boşa çıkarmak birinin yalanını çıkarmak birinin yürüterek canını çıkarmak birisinden acısını çıkarmak birisine şapka çıkarmak boğazını çıkarmak boğmaca öksürüğündeki gibi ses çıkarmak boğuk ses çıkarmak boru gibi ses çıkarmak boru gibi ses çıkarmak (fil) boru sesi çıkarmak boşa çıkarmak boşaltımla çıkarmak boya ya da kâğıdını çıkarmak boyunduruğunu çıkarmak boyunduruktan çıkarmak böcek çıkarmak bölgeden çıkarmak bu sureti infaz için kayıtlardan çıkarmak buhar çıkarmak buhara tutarak çıkarmak bulgulardan sonuç çıkarmak bulup çıkarmak bulup ortaya çıkarmak burnundan gürültüyle soluk çıkarmak burunsalığını çıkarmak bütün elbiseleri çıkarmak büyük bir gayretle açığa çıkarmak büyük toplarını çıkarmak canını çıkarmak cd çıkarmak cebinden çıkarmak cerahat çıkarmak cezirini çıkarmak cıcığını çıkarmak cıvıltılı sesler çıkarmak cızırtı çıkarmak cızırtılı ses çıkarmak cik cik ses çıkarmak (fare gibi) cimnâstikçilerden birini takımdan çıkarmak cin çıkarmak civciv çıkarmak cup diye ses çıkarmak çabucak çıkarmak çabucak çıkarmak (elbise vs yi) çabuk elden çıkarmak çamurdan çekip çıkarmak çark dişlerini birbirinden çıkarmak çatalın dişlerini kullanarak kuşüzümlerini saplarından çıkarmak çatlak ses çıkarmak çayıra çıkarmak çekip çıkarmak çekirdeğini çıkarmak çekirdeğini çıkarmak (meyve) çekirdeğini çıkarmak (meyvenin) çekirdek/ur çıkarmak çekirge sesi çıkarmak çengelden çıkarmak çengelini çıkarmak çengellerini çıkarmak çıban çıkarmak çığrından çıkarmak çıkarmak (bir yerden) çıkarmak (buhar, duman vb) çıkarmak (ceket vb) çıkarmak (devreden) çıkarmak (diş, leke vb) çıkarmak (diş) çıkarmak (duman vb) çıkarmak (duman) çıkarmak (eklem) çıkarmak (elbise) çıkarmak (giysi) çıkarmak (giysiyi) çıkarmak (görevden) çıkarmak (günah) çıkarmak (işten) çıkarmak (kanun) çıkarmak (kiracıyı) çıkarmak (kitap) çıkarmak (koku vb) çıkarmak (koku- duman vb) çıkarmak (koku- gaz) çıkarmak (koku, duman vb) çıkarmak (koku, gaz vb) çıkarmak (liste vs den) çıkarmak (listeden) çıkarmak (maden vb) çıkarmak (ortaya) çıkarmak (önceden belirtilen bir şeyden) çıkarmak (patent vb) çıkarmak (piyasaya) çıkarmak (poliçe vb) çıkarmak (ses) çıkarmak (sorun) çıkarmak (şapka vb) çıkarmak (şapka) çıkarmak (taş ocağından) çıkarmak (telefonda) çıkarmak (vücuttan) çıkarmak (yasa) çıkarmak (zor bir durumdan) çıngar çıkarmak çiçek çıkarmak çile çıkarmak çileden çıkarmak çirkin sesler çıkarmak çivilerini çıkarmak çok altın çıkarmak çürüğe çıkarmak dağarcığındakini çıkarmak daldırıp çıkarmak dan çıkarmak davetiye çıkarmak davetname çıkarmak için başvuruda bulunmak dayaktan canını çıkarmak dayaktan pestilini çıkarmak dedikodu çıkarmak dedikodusunu çıkarmak defterden bir kopya çıkarmak değiş tokuşla elden çıkarmak deliğinden çıkarmak denizden çıkarmak denk çıkarmak denklemden çıkarmak deveyi düze çıkarmak deveyi yüze çıkarmak devlet denetiminden çıkarmak devlet memurluğundan çıkarmak devlet tekelinden çıkarmak devreden çıkarmak dırdır çıkarmak dırıltı çıkarmak dış kabuğunu çıkarmak dışarı çıkarmak dışarı çıkarmak (gözenekten) dışarıya çıkarmak dışına çıkarmak dikenlerini çıkarmak dikkatlice çıkarmak dil çıkarmak dilini çıkarmak dinden imandan çıkarmak dini olmaktan çıkarmak dininden çıkarmak diş çıkarmak diş çıkarmak (bebek) diş çıkarmak (çocuk) dişlerin kirini çıkarmak diye ses çıkarmak doğal kaynakları araştırmak, işlemek, çıkarmak veya kullanmak doğru yoldan çıkarmak doğrudan söylenmeyen anlamı çıkarmak domuz sesi çıkarmak donanımı çıkarmak donanımını çıkarmak dökümünü çıkarmak dört katına çıkarmak dört katma çıkarmak dört kopya çıkarmak dört tane kopya çıkarmak duman çıkarmak dumana vererek dışarı çıkarmak dumanla dışarı çıkarmak dumanla yuvasından çıkarmak düşman bölgeden çıkarmak (askerleri) düşmanı yerinden oynatıp çıkarmak düşük fiyatla elden çıkarmak düşünerek bir sonuç çıkarmak düşünüp sonuç çıkarmak düze çıkarmak eklem yerinden çıkarmak (kemik) eklemden çıkarmak ekleminden çıkarmak ekmeğini -den çıkarmak ekmeğini çıkarmak ekmeğini taştan çıkarmak eksiltmeye çıkarmak el çabukluğu ile çıkarmak el çabukluğuyla çıkarmak elbiselerini çıkarmak elbisesini çıkarmak eldek çıkarmak eldeki malı satarak elden çıkarmak elden çıkarmak elinden çıkarmak emekli aylığı bağlayıp işten çıkarmak emir çıkarmak emme sesi çıkarmak en yüksek dereceye çıkarmak en yüksek düzeye çıkarmak engel çıkarmak envanter çıkarmak envanterini çıkarmak eritip cürufunu çıkarmak eski hıncın acısını çıkarmak eskinin acısını çıkarmak eşeleyip çıkarmak eşlem çıkarmak eşyalarını çıkarmak ev vs den çıkarmak (kiracıyı) evcden çıkarmak (kiracıyı) evden çıkarmak evden çıkarmak (kiracıyı) evi satışa çıkarmak evinden çıkarmak eyerini çıkarmak eyerini çıkarmak (atın) farklı bir anlam çıkarmak fasulyenin kılçığını çıkarmak fatura çıkarmak faturasını çıkarmak fazla hesap çıkarmak fazlasını çıkarmak fesat çıkarmak fetva çıkarmak filizi eritip çıkarmak fişi çıkarmak fitilini çıkarmak (bombanın) fiyat çıkarmak fiyatı çıkarmak fotoğraf çıkarmak fotoğrafı karanlık çıkarmak fotokopi çıkarmak fotokopisini çıkarmak foyasını çıkarmak foyasını meydana çıkarmak foyasını ortaya çıkarmak frikiği barajın üstünden doksana çıkarmak garage arabayı garajdan geri geri çıkarmak gaz çıkarmak gazete çıkarmak gazını çıkarmak gecenin tadını çıkarmak geceyi çıkarmak geçici işçi çıkarmak geçici olarak işten çıkarmak gemi mürettebatını işten çıkarmak gemiden çıkarmak gemiyi havuzdan çıkarmak genel bir sonuç çıkarmak genizden çıkarmak genizden çıkarmak (ses) gerçeği bulmak, kuyunun dibindekini çıkarmak kadar zordur gerçeği meydana çıkarmak gerçeği ortaya çıkarmak gerçek kimliğini ortaya çıkarmak (birinin) gerçek kimliğini ya da niyetini meydana çıkarmak gerçek yüzünü ortaya çıkarmak gerçekleri ortaya çıkarmak gereksiz olduğu için işten çıkarmak getiriyi en yüksek dereceye çıkarmak gırtlaktan çıkarmak giysilerini çıkarmak giysiyi çıkarmak için birine yardım etmek gizlendiği yerden çıkarmak gizlenen sorunları ortaya çıkarmak gizlice çıkarmak gizlice sokmak ya da çıkarmak göklere çıkarmak görevden çıkarmak görevinden çıkarmak göz çıkarmak gözden çıkarmak gözeneklerinden dışarı çıkarmak gözlenir verilerden sonuç çıkarmak gözlüğünü çıkarmak gözünü çıkarmak güçlük çıkarmak güçlükle bulup çıkarmak güçlükle çıkarmak güçlükle çıkarmak (iç çekiş, inilti vb) güm diye ses çıkarmak gümrük antrepolarından çıkarmak gümrükten çıkarmak gün ışığına çıkarmak günah çıkarmak gündemden çıkarmak gürültü çıkarmak gürültü patırtı çıkarmak gürültülü ses çıkarmak haç çıkarmak hadise çıkarmak hâkim önüne çıkarmak haklı çıkarmak haklı nedenle isten çıkarmak haksız çıkarmak haksızlıkları ortaya çıkarmak hangardan çıkarmak haraca çıkarmak haraza çıkarmak harika oyun çıkarmak harita çıkarmak haritasını çıkarmak hatırdan çıkarmak hatırından çıkarmak hava haritası çıkarmak için kullanılan fotoğraf makinesi havuzdan çıkarmak havuzdan çıkarmak (gemiyi) hayal aleminden çıkarmak hayatın tadını çıkarmak istiyordu hepsini seçimden çıkarmak hesabın toplamını çıkarmak hesap çıkarmak hesap edip çıkarmak hesap özeti çıkarmak hesaptan çıkarmak hım gibi ses çıkarmak hıncını çıkarmak hınç çıkarmak hınçını çıkarmak hır çıkarmak hır gür çıkarmak

1: 3 ms