İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 293 EFFECT = [i'fekt] noun
etki; sonuç * eşanlamlı : impact, efficacy, result, outcome, consequence
İngilizce örnek : I told him off, but that had no effect on him.
Türkçe çevirisi : Onu azarladım, ama bunun ona hiçbir etkisi olmadı.
İngilizce örnek : The effect of these pills only lasts for three hours.
Türkçe çevirisi : Bu hapların etkisi sadece üç saat sürer.
İngilizce örnek : The effects of the spilt oil are still being felt.
Türkçe çevirisi : Dökülen petrolün etkisi hâlâ hissediliyor.
İngilizce örnek : The sun's effect on skin is harmful.
Türkçe çevirisi : Güneşin cilt üzerindeki etkisi zararlıdır.
İngilizce örnek : The weather will have a bad effect on sales.
Türkçe çevirisi : Havanın satışlar üzerinde kötü bir etkisi olacak.
İngilizce örnek : Islam has a great effect on Turkish society.
Türkçe çevirisi : İslam’ın Türk toplumu üzerinde büyük bir etkisi vardır.
¤ verb
gerçekleştirmek, yol açmak * eşanlamlı : perform, execute
İngilizce örnek : The board effected drastic changes in the budget.
Türkçe çevirisi : Yönetim kurulu bütçede esaslı değişiklikler yaptı.
* in effect = 1 yürürlükte, geçerli
2 etki itibariyle
* into effect = yürürlüğe, uygulamaya
* take effect = 1 yürürlüğe girmek
İngilizce örnek : The new regulations take effect on Monday.
Türkçe çevirisi : Yeni yönetmelik pazartesi günü yürürlüğe girecek.
2 sonuç vermeye başlamak
ilgili sözler / related words