• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

pass

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 1044

ana kullanım 1

ana kullanım 2

PASS = [pa: s] noun
1 geçit, boğaz * eşanlamlı : passage, gorge, gap, ravine
İngilizce örnek : Is there a pass across the mountains?
Türkçe çevirisi : Dağlardan geçit var mı?
İngilizce örnek : There is only one pass through the mountains.
Türkçe çevirisi : Dağlardan sadece bir geçit var.
2 paso, şebeke
İngilizce örnek : He showed his pass to the bus driver.
Türkçe çevirisi : Pasosunu otobüs şoförüne gösterdi.
3 giriş-çıkış izni, izin kâğıdı * eşanlamlı : permit, permission, visa
İngilizce örnek : They checked our passes at the entrance.
Türkçe çevirisi : Girişte izin kâğıtlarımızı kontrol ettiler.
4 pas
5 geçer not
¤ verb
1 geçmek, ilerlemek * eşanlamlı : move, go, proceed, run, elapse * karşıtanlamlı : stop
İngilizce örnek : I passed the shop on the way home.
Türkçe çevirisi : Eve giderken dükkânın önünden geçtim.
İngilizce örnek : I pass his house on the way to school.
Türkçe çevirisi : Okula giderken onun evinin önünden geçtim.
İngilizce örnek : I pass the school on my way to work.
Türkçe çevirisi : İşe giderken okulun önünden geçtim.
İngilizce örnek : We passed a service station on the way to the station.
Türkçe çevirisi : İstasyona giderken bir benzin istasyonunu geçtik.
İngilizce örnek : The river passes beneath several bridges.
Türkçe çevirisi : Nehir, birkaç köprünün altından geçiyor.
İngilizce örnek : If you should happen to be passing, drop in for a cup of tea.
Türkçe çevirisi : Buradan geçecek olursan (buraya yolun düşecek olursa) bir fincan çay için uğra.
İngilizce örnek : The time passed quickly.
Türkçe çevirisi : Zaman çabuk geçti.
İngilizce örnek : Two hours have passed since you called.
Türkçe çevirisi : Sen telefon ettiğinden beri iki saat geçti.
2 (sınav) başarmak, geçmek * eşanlamlı : succeed, gt through * karşıtanlamlı : fail
İngilizce örnek : I've passed the exam.
Türkçe çevirisi : Sınavı geçtim.
İngilizce örnek : He passed his driving test easily.
Türkçe çevirisi : Dün sürücülük sınavını kolayca geçti.
İngilizce örnek : He was happy because he passed his exam.
Türkçe çevirisi : Mutlu oldu çünkü sınavını geçmişti.
3 geçmek, kabul edilmek
İngilizce örnek : Do you think the motion will pass?
Türkçe çevirisi : Sence önerge geçer mi?
4 (futbol) pas vermek
İngilizce örnek : He passed the ball to me.
Türkçe çevirisi : Topu bana attı (pas verdi).
5 uzatmak, vermek
İngilizce örnek : Pass me that screwdriver, please.
Türkçe çevirisi : Bana şu tornavidayı uzat, lütfen.
İngilizce örnek : Pass me the salt, will you?
Türkçe çevirisi : Bana tuzu ver, olur mu?
6 sayılmak, sanılmak
7 hüküm vermek, karar vermek
* pass away/on = 1 geçmek
2 ölmek, vefat etmek
İngilizce örnek : My aunt passed away last year.
Türkçe çevirisi : Teyzem geçen yıl vefat etti.
İngilizce örnek : Uncle Bill passed away last night.
Türkçe çevirisi : Bill amca dün gece vefat etti.
* pass by = 1 yanından/önünden geçmek
İngilizce örnek : I was just passing by your office, so I thought I'd drop in and see you.
Türkçe çevirisi : Büronun önünden geçiyordum, bu yüzden uğrayıp seni görebileceğimi düşündüm.
İngilizce örnek : I don't think he's gone; I haven't seen him pass by.
Türkçe çevirisi : Gittiğini sanmıyorum; onun (önümden) geçtiğini görmedim.
İngilizce örnek : The 21 bus passes by our door.
Türkçe çevirisi : 21 numaralı otobüs kapımızın önünden geçer.
2 önemsememek, boş vermek
* pass for = olarak sayılmak, … sanılmak
* pass off = 1 geçmek, dinmek, bitmek
İngilizce örnek : His feeling of faintness soon passed off.
Türkçe çevirisi : Baygınlık hissi kısa sürede geçti.
İngilizce örnek : The pain will soon pass off.
Türkçe çevirisi : Ağrı birazdan geçer.
2 meydana gelmek, olmak
* pass on = 1 -e vermek
2 ölmek
* pass out = kendinden geçmek, bayılmak * eşanlamlı : faint, collapse, black out
İngilizce örnek : I felt very faint and was afraid I would pass out.
Türkçe çevirisi : Kendimi çok halsiz hissettim ve bayılacağımdan korktum.

1: 0 ms