• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

last

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 199

bilişim

iş / business

LAST = [la: st] adjective
1 sonuncu, son * eşanlamlı : final, ultimate, concluding, latest, terminal, utmost * karşıtanlamlı : first, initial
İngilizce örnek : December is the last month of the year.
Türkçe çevirisi : Aralık, yılın son ayıdır.
İngilizce örnek : I caught the last train home.
Türkçe çevirisi : Eve giden son treni yakaladım.
İngilizce örnek : I am about to finish the last chapter of the novel.
Türkçe çevirisi : Romanın son bölümünü bitirmek üzereyim.
2 geçen, önceki
İngilizce örnek : Last night it rained.
Türkçe çevirisi : Dün gece yağmur yağdı.
İngilizce örnek : Did you see her last week?
Türkçe çevirisi : Geçen hafta onu gördün mü?
İngilizce örnek : She has been ill over the last two weeks.
Türkçe çevirisi : Son iki haftadır hasta.
İngilizce örnek : Last year I went to Japan on business.
Türkçe çevirisi : Geçen yıl iş için Japonya’ya gittim.
¤ adverb
en son
İngilizce örnek : It's ages since I last went to the theatre.
Türkçe çevirisi : En son tiyatroya çok uzun zaman önce gittim.
İngilizce örnek : When did you last eat a hamburger?
Türkçe çevirisi : En son ne zaman hamburger yedin?
İngilizce örnek : When did you last see Tom?
Türkçe çevirisi : Tom’u en son ne zaman gördün?
İngilizce örnek : Spring comes first, and winter last.
Türkçe çevirisi : İlkin ikbahar, en son kış gelir.
¤ noun
son * eşanlamlı : end, finish, conclusion * karşıtanlamlı : beginning
¤ verb
1 devam etmek, sürmek * eşanlamlı : continue, remain, stay, keep
İngilizce örnek : The lesson lasted forty-five minutes.
Türkçe çevirisi : Ders kırk beş dakika sürdü.
İngilizce örnek : Fine weather will last a few more days.
Türkçe çevirisi : Güzel hava birkaç gün daha sürecek.
İngilizce örnek : How long is this performance going to last?
Türkçe çevirisi : Bu göstere ne kadar zaman sürecek?
2 dayanmak * eşanlamlı : endure, hold out, wear
İngilizce örnek : The bridge was so well built that it lasted for a hundred years.
Türkçe çevirisi : Köprü o kadar iyi yapılmıştı ki bir yüzyıl dayandı.
* at last, at long last = nihayet, en sonunda
İngilizce örnek : After that long drive, we are home at last.
Türkçe çevirisi : Bu uzun araba yolculuğundan sonra sonunda eve vardık.
İngilizce örnek : At last the war ended.
Türkçe çevirisi : Sonunda savaş bitti.
İngilizce örnek : For a long time the weather was cold, but at last it became warmer.
Türkçe çevirisi : Uzun süre hava soğuktu, ama sonunda ısındı.
İngilizce örnek : The truth has come to light at last.
Türkçe çevirisi : Sonunda gerçek ortaya çıktı.

1: 10 ms