• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

out

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 69

ana kullanım 1

telsiz konuşması

OUT = [aut] adverb
dışarı, dışarıya; dışarıda
İngilizce örnek : Is the manager out?
Türkçe çevirisi : Müdür dışarıda mı?
İngilizce örnek : The doctor will be out until four p.m.
Türkçe çevirisi : Doktor öğleden sonra dörde kadar dışarıda olacak.
İngilizce örnek : Please look after the children for me when I am out.
Türkçe çevirisi : Ben dışardayken lütfen benim için çocuklara bak.
2 piyasada
İngilizce örnek : The singer has a new CD out this month.
Türkçe çevirisi : Şarkıcının bu ay piyasada yeni bir CD’si var.
3 yüksek sesle
İngilizce örnek : She is crying out.
Türkçe çevirisi : Yüksek sesle (hüngür hüngür) ağlıyor.
¤ adjective
1 dışarıdaki, dış, uzakta bulunan
2 iktidarda olmayan
3 olanaksız
İngilizce örnek : Going on a holiday is out because we don’t have any money left.
Türkçe çevirisi : Tatile çıkmak olanaksız çünkü hiç paramız kalmadı.
4 demode, modası geçmiş
İngilizce örnek : These dresses are out.
Türkçe çevirisi : Bu elbiseler demode.
* out of = 1 -den dışarı
İngilizce örnek : He took a pen out of his pocket.
Türkçe çevirisi : Cebinden bir kalem çıkardı.
İngilizce örnek : She took a lipstick out of her bag.
Türkçe çevirisi : Çantasından bir ruj çıkardı.
İngilizce örnek : Get out of the car!
Türkçe çevirisi : Arabadan çık!
İngilizce örnek : A bird rose out of the brushwood ahead of me.
Türkçe çevirisi : Önümdeki çalılıktan bir kuş yükseldi.
2 -in dışında
İngilizce örnek : The boss is out of the office.
Türkçe çevirisi : Patron büronun dışında.
3 -den dolayı
İngilizce örnek : I shouted at her out of anger.
Türkçe çevirisi : Ona öfkeden bağırdım.
İngilizce örnek : We gave them food out of pity.
Türkçe çevirisi : Ona merhametten yiyecek verdik.
4 -den yapılmış
İngilizce örnek : My father chipped a doll out of wood for me.
Türkçe çevirisi : Babam bana ahşaptan oyuncak bir bebek yaptı.
5 –den, -dan
İngilizce örnek : Turkish people drink tea out of a glass, not a cup.
Türkçe çevirisi : Türkler çayı fincandan değil bardaktan içer.
6 tükenmiş, bitmiş
İngilizce örnek : We haven't any more Turkish keyboards - we're out of stock.
Türkçe çevirisi : Türkçe klavyemiz kalmadı – stoğumuz tükendi.
* out of date = 1 modası geçmiş
İngilizce örnek : Her haircut is out of date now.
Türkçe çevirisi : Onun saç modelinin şimdi modası geçti.
2 süresi dolmuş, tarihi geçmiş
İngilizce örnek : My passport is out of date.
Türkçe çevirisi : Pasaportumun süresi doldu.
* out of reach = elin erişemeyeceği yerde
İngilizce örnek : You should store all medicines out of reach of children.
Türkçe çevirisi : Bütün ilaçları çocukların ulaşamayacağı bir yerde saklamalısın.

1: 0 ms