• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

pull

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 3485

eylem / verb – denizcilik

isim / noun – denizcilik

PULL = [pul] verb
1 çekmek, sürüklemek * eşanlamlı : draw, drag, haul, tow, tug * karşıtanlamlı : push
İngilizce örnek : Can your car pull a caravan?
Türkçe çevirisi : Araban karavan çekebilir mi?
İngilizce örnek : Could you help me move this heavy couch? You pull and I'll push.
Türkçe çevirisi : Bu ağır kanepeyi taşımama yardım eder misin? Sen çek, ben de iteyim.
İngilizce örnek : The neighours will see us; pull down the blinds.
Türkçe çevirisi : Komşular bizi görecek, jaluzileri indir.
2 koparmak * eşanlamlı : pluck, extract, detach, rip, tear
¤ noun
1 çekme, çekiş * eşanlamlı : drag, tow, tug * karşıtanlamlı : push
İngilizce örnek : Can you give the rope a pull?
Türkçe çevirisi : İpi çeker misin?
2 yudum
3 fırt
4 kon. iltimas, torpil
* pull down = yıkmak, indirmek
İngilizce örnek : The Council have decided not to pull down that beautiful old house.
Türkçe çevirisi : Meclis, o güzel eski evi yıkmamaya karar verdi.
İngilizce örnek : They pulled down the cottages in order to build big block of flats.
Türkçe çevirisi : Büyük apartmanlar yapmak için yazlıkları yıktılar.
* pull in = 1 (tren) istasyona girmek
2 (taşıt) kenara çekmek
* pull off = 1 çıkarmak, soymak
2 başarmak * eşanlamlı : succeed, accomplish, achieve * karşıtanlamlı : fail
İngilizce örnek : I think it's amazing that Şaban pulled it off - I never thought he'd do it.
Türkçe çevirisi : Bence Şaban’ın onu başarması hayret verici – Onu yapacağını hiç düşünmemiştim.
* pull sth out = çekip çıkarmak
İngilizce örnek : I'll go to the dentist and have this tooth pulled out.
Türkçe çevirisi : Dişçiye gideceğim ve bu dişi çektireceğim.
* pull sth over = (arabayı) kenara çekmek
İngilizce örnek : I think we're lost. Let's pull over and ask directions.
Türkçe çevirisi : Sanırım kaybolduk. Arabayı kenara çekelim ve yolu soralım.
* pull through = (hastalık, kaza, vb) atlatmak, kefeni yırtmak
İngilizce örnek : The patient is still on the danger list but I think he will pull through soon.
Türkçe çevirisi : Hasta hâlâ tehlike listesinde ama sanırım kısa sürede kefeni yırtacaktır.
* pull up = (araba) durmak
İngilizce örnek : A police car pulled up outside the Burhans' house.
Türkçe çevirisi : Buhan’ın evinin dışında bir polis arabası durdu.

1: 10 ms