• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

cut

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 744

ana kullanım 1

ana kullanım 2

CUT = [kat] verb
cut [kat]
1 kesmek * eşanlamlı : sever, cut off, chop, divide, cleave * karşıtanlamlı : join
İngilizce örnek : Your hair needs cutting.
Türkçe çevirisi : Saçının kesilmesi lazım.
İngilizce örnek : I've cut myself.
Türkçe çevirisi : Kendimi (bir yerimi) kestim.
İngilizce örnek : He is cutting his nails.
Türkçe çevirisi : Tırnaklarını kesiyor.
İngilizce örnek : She cut a recipe out of the magazine.
Türkçe çevirisi : Dergiden bir yemek tarifi kesti.
2 biçmek * eşanlamlı : trim, shear, mow, crop, prune
İngilizce örnek : The gardener is cutting the weeds.
Türkçe çevirisi : Bahçıvan zararlı otları kesiyor.
3 dilimlemek * eşanlamlı : slice
İngilizce örnek : She cut the apple into two.
Türkçe çevirisi : Elmayı ikiye dilimledi.
4 kesip kısaltmak * eşanlamlı : shorten, abridge, abbreviate
5 azaltmak, kısmak * eşanlamlı : reduce, cut back, lessen, lower, decrease * karşıtanlamlı : extend
6 (ders) asmak
7 kesilmek
¤ noun
1 kesik, yarık, yara * eşanlamlı : gash, slit, incision
İngilizce örnek : The nurse cleaned the cut with an antiseptic.
Türkçe çevirisi : Hemşire yarayı bir antiseptikle temizledi.
2 dilim, parça * eşanlamlı : slice, portion, piece
3 kısıntı, kesinti
4 indirim * eşanlamlı : reduction, cutbak, decrease, lowering
* cut across = kestirmeden gitmek
* cut back (on) = azaltmak * eşanlamlı : reduce, decrease
İngilizce örnek : They plan to cut back on spending on the armed forces.
Türkçe çevirisi : Silahlı kuvvetlere harcama yapmayı azaltmayı planlıyorlar.
* cut down = 1 kesip düşürmek, devirmek
İngilizce örnek : The gardener cut down one of the trees in the garden.
Türkçe çevirisi : Bahçıvan bahçedeki ağaçlardan birini kesip devirdi.
2 azaltmak, kısmak
İngilizce örnek : You really should cut down on sugar; it's so fattening.
Türkçe çevirisi : Gerçekten şekeri azaltmalısın, şeker çok şişmanlatıcı.
İngilizce örnek : He wants to give up smoking or at least cut down.
Türkçe çevirisi : Sigarayı bırakmak ya da en azından azaltmak istiyor.
İngilizce örnek : My husband can't cut down his smoking.
Türkçe çevirisi : Kocam sigarayı azaltamıyor.
* cut in = araya girmek, sözünü kesmek * eşanlamlı : interrupt, interfere
İngilizce örnek : It is impolite to cut in when two other people are talking privately.
Türkçe çevirisi : İki insan özel konuşurken araya girmek terbiyesizliktir.
2 (arabayla) araya girmek, araya dalmak
* cut off = (elektrik, gaz, su, telefon konuşması) kesmek * eşanlamlı : stop, end, terminate
İngilizce örnek : They cut off his electricity because he hadn't paid his bill.
Türkçe çevirisi : Onun elektriğini kestiler çünkü faturasını ödememişti.
İngilizce örnek : The village was cut off for a time because of the severe floods.
Türkçe çevirisi : Şiddetli sel baskınlarından dolayı bir süre köyle irtibat kesildi.
İngilizce örnek : We were cut off in the middle of our conversation.
Türkçe çevirisi : Konuşmamızın ortasında telefonumuz kesildi.
* cut out = 1 kesip çıkarmak
İngilizce örnek : They didn't show the whole film on TV. They cut out the sex scenes.
Türkçe çevirisi : Televizyonda bütün filmi göstermediler. Seks sahnelerini çıkardılar.
2 (içki, sigara, vb) bırakmak
İngilizce örnek : It is far from easy to cut out smoking.
Türkçe çevirisi : Sigarayı bırakmak hiç de kolay değil.
* cut up = parçalamak
İngilizce örnek : She was so angry at her boyfriend that she cut his picture up and threw away.
Türkçe çevirisi : Erkek arkadaşına o kadar kızdı ki resmini parçalayıp attı.

1: 0 ms