İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 2300 DROP = [drop] verb
1 (yere) düşürmek; atmak; bırakmak * eşanlamlı : drip, dribble, trickle
İngilizce örnek : The old lady dropped a coin on the pavement.
Türkçe çevirisi : Yaşlı bayan kaldırıma bir madeni para düşürdü.
İngilizce örnek : The waitress dropped her tray.
Türkçe çevirisi : Garson tepsisini düşürdü.
İngilizce örnek : You've dropped your handkerchief.
Türkçe çevirisi : Mendilini düşürdün.
İngilizce örnek : Sorry, I dropped it by accident.
Türkçe çevirisi : Affedersiniz, onu kazara düşürdüm.
İngilizce örnek : The aeroplanes are dropping bombs.
Türkçe çevirisi : Uçaklar bomba atıyor.
İngilizce örnek : Food supplies are dropped to people whose homes are cut off.
Türkçe çevirisi : Evlerinin ulaşımı kesilen insanlara havadan gıda yardımları atılıyor.
İngilizce örnek : There is a law against dropping litter, but it is rarely enforced.
Türkçe çevirisi : Sokağa çöp atmaya karşı bir yasa var ama nadiren uygulanıyor.
2 düşmek * eşanlamlı : fall, sink, droop, decline, tumble, descend, diminish, lower * karşıtanlamlı : rise
İngilizce örnek : A few apples dropped on the ground.
Türkçe çevirisi : Yere birkaç elma düştü.
3 (off) (taşıttan) indirmek, bırakmak * eşanlamlı : discharge, set down, unload, let off
İngilizce örnek : The taxi will drop you in front of my office.
Türkçe çevirisi : Taksi sizi büromun önünde bırakacak.
İngilizce örnek : Please drop me off at the next traffic lights.
Türkçe çevirisi : Lütfen beni bir sonraki trafik ışıklarında bırakın.
İngilizce örnek : The bus drops passengers off right outside the hotel.
Türkçe çevirisi : Otobüs yolcuları tam otelin dışında (önünde) bırakır.
4 bırakmak
İngilizce örnek : Drop everything and come to dinner!
Türkçe çevirisi : Her şeyi bırak ve yemeğe gel!
5 son vermek, kesmek * eşanlamlı : desert, abandon, relinquish, give up, discontinue, quit
6 (artık) görüşmemek
¤ noun
1 damla; azıcık şey * eşanlamlı : drip, droplet, spot, dash, trace, bit, sip, nip
İngilizce örnek : A few drops of rain fell on my face.
Türkçe çevirisi : Yüzüme birkaç damla yağmur düştü.
İngilizce örnek : There was not a drop to drink.
Türkçe çevirisi : İçecek damla (su) yoktu.
İngilizce örnek : The dogs followed the trail of drops of blood.
Türkçe çevirisi : Köpekler kan damlası izlerini takip ettiler.
2 düşüş, iniş * eşanlamlı : fall, decline, decrease, reduction, diminution * karşıtanlamlı : rise
* drop by/in/on = şöyle bir uğramak
İngilizce örnek : I drop by and see my grandparent from time to time.
Türkçe çevirisi : Ara sıra uğrayıp büyük baba ve annemi görürüm.
İngilizce örnek : I hate it when a friend of mine drop by without calling first.
Türkçe çevirisi : Önce telefon etmeden bir arkadaşımın beni ziyarete gelmesinden nefret ediyorum.
İngilizce örnek : Drop in any time you like.
Türkçe çevirisi : İstediğin zaman uğra.
İngilizce örnek : Drop in any time you're passing.
Türkçe çevirisi : Geçerken (yolun düşünce) istediğin zaman uğra.
İngilizce örnek : I had to go past your house so I decided to drop in.
Türkçe çevirisi : Evinin önünden geçiyordum ve uğramaya karar verdim.
İngilizce örnek : You can drop in and see me any time. You needn't phone first.
Türkçe çevirisi : Her zaman uğrayıp beni görebilirsin. Önceden telefon etmene gerek yok.
* drop off = 1 uyuyakalmak
İngilizce örnek : The baby has just dropped off.
Türkçe çevirisi : Bebek uyuyakaldı.
İngilizce örnek : He dropped off during the lecture.
Türkçe çevirisi : (Üniversitedeki) ders esnasında uyuyakaldı.
2 azalmak
İngilizce örnek : Attendances have been dropping off.
Türkçe çevirisi : Devamlar düşüyor.
* drop out = ayrılmak, bırakmak
İngilizce örnek : His son wants to drop out of school.
Türkçe çevirisi : Oğlu okuldan ayrılmak istiyor.
İngilizce örnek : He soon dropped out of the race.
Türkçe çevirisi : Çok geçmeden yarışı bıraktı.
ilgili sözler / related words