Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 1011UZATMAK = (uzatmak nedir; uzatmak ne demek; uzatmak İngilizcesi) 1. Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak: Saç uzatmak. Tırnak uzatmak. 2. (-i) Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek: «Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar.» -M. Ş. Esendal. 3. (-e) Bir şeyi vermek için birine yöneltmek: «Şu köşe rafında toz şeker kutusu var, uzatıver bana.» -A. Gündüz. 4. Germek: İp uzatmak. 5. Konuşmayı, tartışmayı sürdürmek: «Her iki odadan üçer beşer kişi lakırtıyı uzattılar.» -M. Ş. Esendal. 6. (-e) Vermek, göndermek: Can, topu Zeki'ye uzattı.. 7. (-i) Süreyi artırmak, temdit etmek: «Yıllardır beklediği bu zevkli anları mümkün olduğu kadar uzatmak istediği her hâlinden belliydi.» -İ. O. Anar.
UZATMAK = (uzatmak nedir; uzatmak ne demek; uzatmak İngilizcesi) Uzaklaştırmak.
uzatmak = temdîd etmek [Türkçe - Osmanlıca]