• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

stretch

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 5515

STRETCH = [streç] verb
1 germek, uzatmak * eşanlamlı : extend, lengthen, elongate, pull, draw out, expand * karşıtanlamlı : contract
İngilizce örnek : After driving all day, he got out and stretched his arms and legs.
Türkçe çevirisi : Bütün gün araba sürdükten sonra dışarı çıkıp kollarını ve bacaklarını gerdi.
İngilizce örnek : He stretched himself on the bed.
Türkçe çevirisi : Yatağın üzerine uzandı.
2 gerilmek, uzamak
3 yayılmak, uzanmak * eşanlamlı : extend, expand, spread
İngilizce örnek : Barren land stretches for miles around the mountain.
Türkçe çevirisi : Kıraç arazi dağın etrafında millerce uzağa uzanır.
4 gerinmek
¤ noun
1 germe, gerilme * eşanlamlı : extend, range
2 alan * eşanlamlı : area, expanse, space
İngilizce örnek : It is refreshing to find such an unspoilt stretch of countryside.
Türkçe çevirisi : Kırsal kesimde böyle bozulmamış bir alan bulmak insanı ferahlatıyor.
İngilizce örnek : There were two accidents on this stretch of road last month.
Türkçe çevirisi : Geçen ay yolun bu kısmında iki kaza oldu.
3 süre * eşanlamlı : period, time
* stretch (oneself) out = uzanmak
İngilizce örnek : When he finally got home, he stretched out on the sofa to rest.
Türkçe çevirisi : Sonunda eve varınca dinlenmek için kanepeye uzandı.

1: 0 ms