İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 1864 GROW = [grou] verb
grew [gru: ], grown [groun]
1 büyümek, gelişmek * eşanlamlı : increase, expand, enlarge, swell, spread, extend, develop
İngilizce örnek : Children grow quickly.
Türkçe çevirisi : Çocuklar çabuk büyüyor.
İngilizce örnek : Your son has grown since I last saw him.
Türkçe çevirisi : En son gördüğümden beri oğlun büyümüş.
İngilizce örnek : She has grown so much she is nearly as tall as I am.
Türkçe çevirisi : O kadar büyümüş ki neredeyse benim boyumda.
İngilizce örnek : The grass has grown very high.
Türkçe çevirisi : Otlar çok uzamış.
İngilizce örnek : Trees take a long time to grow.
Türkçe çevirisi : Ağaçların büyümesi uzun süre alır.
İngilizce örnek : The tree has grown rapidly since last spring.
Türkçe çevirisi : Geçen ilkbahardan beri ağaç hızla büyümüş.
2 olmak * eşanlamlı : become, turn
İngilizce örnek : I don’t want to grow old.
Türkçe çevirisi : Yaşlanmak istemiyorum.
3 yetiştirmek, üretmek * eşanlamlı : raise, cultivate, produce, nurture, breed, farm
İngilizce örnek : I enjoy growing plants in my garden.
Türkçe çevirisi : Bahçemde bitki yetiştirmeyi seviyorum.
İngilizce örnek : I want to grow tomatoes and aubergines in my garden.
Türkçe çevirisi : Bahçemde domates ve patlıcan yetiştirmek istiyorum.
4 (sakal, saç) uzatmak
İngilizce örnek : I've decided to grow my hair long.
Türkçe çevirisi : Saçımı uzatmaya karar verdim.
* grow into = olmak, haline gelmek
İngilizce örnek : She has grown into a very beautiful girl.
Türkçe çevirisi : Büyüyüp güzel bir kız olmuş.
* grow up = 1 büyümek
İngilizce örnek : He wants to be a policeman when he grows up.
Türkçe çevirisi : Büyüyünce polis olmak istiyor.
İngilizce örnek : Her son wants to be a doctor when he grows up.
Türkçe çevirisi : Oğlu büyüyünce doktor olmak istiyor.
İngilizce örnek : Your children are growing up very quickly.
Türkçe çevirisi : Çocukların çok çabuk büyüyor.
2 yetişmek
İngilizce örnek : My daughter grew up in Istanbul.
Türkçe çevirisi : Kızım İstanbul’da yetişti.
ilgili sözler / related words