• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

stick

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 3856

ana kullanım 2

STICK = [stik] verb
stuck [stak]
1 saplamak, batırmak * eşanlamlı : stab, pierce, spear, gore, jab, puncture
İngilizce örnek : He stuck his thumb into the bread to see if it was new.
Türkçe çevirisi : Taze olup olmadığına bakmak için başparmağını ekmeğe batırdı.
2 saplanmak, batmak
3 koymak * eşanlamlı : put, place, lay
4 sokmak
5 takmak
6 yapışmak * eşanlamlı : adhere, weld, cling
İngilizce örnek : These two pieces of paper have stuck together.
Türkçe çevirisi : Bu iki kâğıt parçası birbirine yapışmış.
İngilizce örnek : I found chewing gum stuck to my shoe.
Türkçe çevirisi : Ayakkabıma sakız yapışmış.
İngilizce örnek : The label sticks to the glass.
Türkçe çevirisi : Etiket cama yapışır.
7 yapıştırmak * eşanlamlı : glue, paste, weld; join, fix * karşıtanlamlı : separate
İngilizce örnek : He stuck a label on the parcel.
Türkçe çevirisi : Pakete bir etiket yapıştırdı.
İngilizce örnek : He stuck a stamp to the envelope.
Türkçe çevirisi : Zarfa bir pul yapıştırdı.
8 çıkmaza sokmak
9 sıkışmak, saplanmak, hareket edememek; sıkıştırmak, kımıldayamaz hale getirmek
İngilizce örnek : The drawer sticks badly; I can't pull it out.
Türkçe çevirisi : Çekmece kötü sıkışmış, onu çekip açamıyorum.
İngilizce örnek : We got stuck in a traffic jam for more than an hour.
Türkçe çevirisi : Trafik tıkanıklığında bir saattten fazla sıkışıp kaldık.
İngilizce örnek : The engine broke down and the train was stuck in the tunnel.
Türkçe çevirisi : Lokomotif bozuldu ve tren tünelde kaldı.
¤ verb noun
1 sopa, değnek
İngilizce örnek : He was gathering sticks to make a fire.
Türkçe çevirisi : Ateş yakmak için değnekler (çalı çırpı) topluyordu.
İngilizce örnek : The only weapon he had was a short stick.
Türkçe çevirisi : Sahip olduğu tek silah, kısa bir sopa idi.
2 baston
İngilizce örnek : He walks with a stick.
Türkçe çevirisi : Bastonla yürür.
* stick around = kon. beklemek, kalmak
* stick at = -den çekinmek
* stick out = dışarı çıkarmak, uzatmak
* stick to = bağlı kalmak, tutmak, yerine getirmek
İngilizce örnek : Let's stick to the facts.
Türkçe çevirisi : Gerçeklere bağlı kalalım. (Gerçeklerden şaşmayalım.)
* stick together = birbirine sadık kalmak
* stick up = dik durmak

1: 0 ms