• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

settle

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 4144

bankacılık

denizcilik

eylem / verb

eylem / verb – building

eylem / verb – chemistry

eylem / verb – textiles

SETTLE = ['setıl] verb
1 yerleşmek * eşanlamlı : locate, reside, abide, lodge
İngilizce örnek : The first pioneers settled in this valley years ago.
Türkçe çevirisi : İlk öncüler bu vadiye yıllar önce yerleşti.
İngilizce örnek : We gave up the idea of going to settle in Australia.
Türkçe çevirisi : Avustralya’ya yerleşmeye gitme fikrinden vazgeçtik.
2 konmak * eşanlamlı : land, perch, lodge
3 yerleştirmek * eşanlamlı : place, populate
4 yatıştırmak
5 halletmek * eşanlamlı : arrange, order, regulate, adjust
İngilizce örnek : He was wise to settle the matter out of court.
Türkçe çevirisi : Meseleyi mahkeme dışında halletmekle akıllılık etti.
İngilizce örnek : I'll have no peace of mind until this matter is settled.
Türkçe çevirisi : Bu mesele hallolana kadar kafam (içim) rahat etmeyecek.
6 karara bağlamak * eşanlamlı : appoint, set, fix, establish, determine, agree on, decide, conclude
İngilizce örnek : The peace talks settled the strike.
Türkçe çevirisi : Barış görüşmeleri grevi karara bağladı.
7 (hesap) ödemek * eşanlamlı : pay
İngilizce örnek : We asked them to settle their account within two months.
Türkçe çevirisi : Onlardan iki ay içinde hesaplarını kapamalarını istedik.
* settle down = 1 yerleşmek
İngilizce örnek : It takes time to settle down.
Türkçe çevirisi : Yerleşmek vakit alıyor.
2 uslanmak
* settle for = razı olmak
* settle in = (yeni bir işe, eve) alışmak, yerleşmek
İngilizce örnek : Once she settles in, we must invite her over for coffee.
Türkçe çevirisi : Eve yerleşir yerleşmez onu kahveye (kahve içmeye) davet etmeliyiz.
* settle up = (borcunu) ödemek, (hesabını) kapatmak
İngilizce örnek : I will settle up with the landlord today.
Türkçe çevirisi : Ev sahibi ile bugün hesabı kapatacağız.

1: 0 ms