Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 3528tutturmak = rabt etmek [Türkçe - Osmanlıca]
tutturmak = raptetmek [Türkçe - Osmanlıca]
tutturmak = tesbît etmek [Türkçe - Osmanlıca]
TUTTURMAK
1. Tutmasını sağlamak.
2. Çivi, toplu iğne, çengelli iğne vb. ile iliştirmek, bağlamak: Kurdeleyi topluiğne ile elbiseye tutturdu.
3. Ayak diremek, üstünde durmak, direnmek, ısrar etmek: Gideceğim diye tutturdu, engel olamadım. / Çocuk çikolata diye tutturdu, annesi almayanıca ağlamaya başladı.
4. Bir işe başlayıp sürdürmek, bir şeyi yapmakta olmak: Yola koyularak bir türkü tutturdu.
5. Hedefe vardırmak, değdirmek, isabet ettirmek: Terliği fareye fırlattı ama tutturamadı.
6. Takip etmek: Köy yolunu tutturup günbatımından önce kahveye varmak istiyordu.
7. (yazmacılık) Boyayı beze çıkmayacak biçimde emdirmek.
8. Sezdirmek.