Türkçe - İngilizce
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 5941 PIN = [pin] noun
1 topluiğne * eşanlamlı : nail, peg
2 broş, iğne * eşanlamlı : brooch, tiepin
İngilizce örnek : She often wears that pin to the parties.
Türkçe çevirisi : O broşu partilere (giderken) genellikle takar.
¤ verb
1 iğnelemek, iliştirmek * eşanlamlı : fasten, fix, attach
İngilizce örnek : Pin the papers together.
Türkçe çevirisi : Kâğıtları birbirine iğnele.
İngilizce örnek : He pinned the flowers to her lapel.
Türkçe çevirisi : Çiçekleri (ceketinin) yakasına taktı.
2 kıpırdayamaz hale sokmak, sıkıştırmak
* pins and needles = kon. karıncalanma, uyuşma
İngilizce örnek : I've got pins and needles in my right leg.
Türkçe çevirisi : Sağ bacağımda karıncalanma var.
PIN = (pin nedir; pin Türkçesi) Kart kullanıcısının veya işlem yapan kişinin işlemi gerçekleştirmeye yetkili olup olmadığını belirlemek için harf veya sayısal kod olarak geliştirilen numara.