İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 2566 BOND = [bond] noun
1 bono, senet * eşanlamlı : promissory note, obligation
İngilizce örnek : I invested in government bonds because they are safe.
Türkçe çevirisi : Devlet tahvillerine yatırım yaptım çünkü onlar emniyetli.
2 sözleşme * eşanlamlı : contract, agreement
3 zincir
İngilizce örnek : The prisoner broke his bonds.
Türkçe çevirisi : Mahkûm zincirlerini kırdı.
4 bağ * eşanlamlı : fastener, cord, rope
İngilizce örnek : Our bonds of friendship broke after that quarrel.
Türkçe çevirisi : Arkadaşlık bağlarımız o kavgadan sonra koptu.
¤ verb
1 yapıştırmak, birleştirmek * eşanlamlı : bind, fasten, connect * karşıtanlamlı : separate
İngilizce örnek : Molecules are chemically bonded.
Türkçe çevirisi : Moleküller kimyasal olarak birbirine bağlıdır.
2 yapışmak, birleşmek
BOND = (bond nedir; bond Türkçesi) Devlet veya anonim şirketlerin uzun vadeyle ve ödünç para temin etmek amacıyla itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senedi.
BOND = Devletin 1 yıl, anonim ortaklıkların en az 2 yıl ve daha uzun vadeyle, ödünç para bulmak amacıyla, itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senedi.
ilgili sözler / related words