• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

spring

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 1253

ad / noun – coğrafya

SPRING = [spring] verb
sprang [spreng], sprung [sprang]
1 sıçramak, fırlamak, atlamak * eşanlamlı : jump, leap, bound, hop, skip
İngilizce örnek : A cat doesn't always catch a bird when it springs at it.
Türkçe çevirisi : Kedi, bir kuşun üzerine atılınca, onu her zaman yakalayamaz.
İngilizce örnek : After it had sprung at the goat and killed it, the tiger ate it.
Türkçe çevirisi : Kaplan, keçinin üzerine atlayıp onu öldürdükten sonra yedi.
İngilizce örnek : The dog rushed out and sprang at the postman.
Türkçe çevirisi : Köpek hızla dışarı çıktı ve postacının üzerine atladı.
2 ortaya çıkıvermek * eşanlamlı : begin, start, rise, emanate, emerge, originate
3 yaylanmak
4 çıkmak, doğmak
¤ noun
1 sıçrayış, fırlama * eşanlamlı : jump, leap, bound, hop, skip
2 yay, zemberek
İngilizce örnek : There are many springs in this watch.
Türkçe çevirisi : Bu saatte çok zemberek var.
İngilizce örnek : Springs are made of steel.
Türkçe çevirisi : Yaylar çelikten yapılır.
İngilizce örnek : The spring must absorb most of the shock.
Türkçe çevirisi : Yay, darbenin çoğunu emmeli.
3 ilkbahar
İngilizce örnek : We sow seeds in spring.
Türkçe çevirisi : Tohumları ilkbaharda ekeriz.
İngilizce örnek : In the spring the days get longer.
Türkçe çevirisi : İlkbaharda günler uzar.
4 pınar, kaynak * eşanlamlı : well, fountainhead, wellspring
İngilizce örnek : Water flowed out of the spring.
Türkçe çevirisi : Su, pınardan aktı.
5 köken * eşanlamlı : source, origin, root
* spring up = baş göstermek, çıkıvermek, türemek

SPRING = (spring nedir; spring Türkçesi) Kuzey yarımkürede ılıman kuşakta meteorolojik koşulların değerlendirilmesine göre; Mart, Nisan ve Mayıs, Güney yarımkürede ise; Eylül, Ekim ve Kasım aylarını kapsayan mevsim. Orta enlemde sıcaklık artışının başlangıcı ile karakterize edilen dönem.

1: 0 ms