• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

yumuşak

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 1283

isim / noun

sıfat / adjective – colours

sıfat / adjective – technical

YUMUŞAK = (yumuşak nedir; yumuşak ne demek; yumuşak İngilizcesi) (sinema, televizyon) Görüntünün karanlık bölümlerinden aydınlık bölümlerine geçişin keskin olmaması, sertlik ile yavanlık arası.

YUMUŞAK = (yumuşak nedir; yumuşak ne demek; yumuşak İngilizcesi) 1. Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı: Pamuk yumuşaktır. 2. Kolaylıkla bükülen, buruşmayan, sert karşıtı: «Kadife gibi ince ve yumuşak olan bu arakiyeler de çok iyi saklanmıştır.» -A. H. Çelebi. 3. Dokunulduğunda hoş bir duygu uyandıran: «Yerde yumuşak kilimler serili geniş odasına bağdaş kurup yerleşiriz.» -A. Erhat. 4. Kolaylıkla işlenebilen: «Uzun gagasını yumuşak topraklara sokar, otların kökündeki yaşlığı emerek yaşarmış.» -M. Ş. Esendal. 5. Kolay çiğnenen, kolay kesilen: Yumuşak ekmek. 6. Ilıman (iklim), sert karşıtı: Yumuşak iklim. Yumuşak hava. 7. mec. Kaba, hırçın, sert olmayan, kolay yola gelen, uysal. 8. mec. Okşayıcı, tatlı, hoş: «Gözleri yan aralık, kirpiklerinin arasından bana her zamanki yumuşak, tatlı, sonsuz şefkatiyle bakıyor.» -Y. Z. Ortaç. 9. mec. Sessiz, hafif: «Onun içinde mutlaka sönüp yanan gizli yumuşak ışıklarla fosforlu bir parıldayış vardır.» -A. Ş. Hisar. 10. db. Ötümlü.

YUMUŞAK = (yumuşak nedir; yumuşak ne demek; yumuşak İngilizcesi) Yumuşaklık özelliği olan.

yumuşak = halim selim [öz Türkçe - eski terim]

yumuşak = latif [Türkçe - Osmanlıca]

yumuşak = leyyin [Türkçe - Osmanlıca]

yumuşak = mülayim [Türkçe - Osmanlıca]

yumuşak = nerm [Türkçe - Osmanlıca]

yumuşak = nermin [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms