• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

yetmek

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 610

YETMEK = (yetmek nedir; yetmek ne demek; yetmek İngilizcesi) 1. Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak: «Hasan'ın gücü yetse belki de dayak atacak.» -H. E. Adıvar. 2. (-e) Yeterli sebep olmak: Bir sigara bir ormanı yakmaya yeter. 3. Kötü bir davranış, durum, tutum yeterli olmak, kâfi gelmek: Bu zulüm artık yeter! 4. (-e) mec. Başkasına gereksinim duymamak, kendine yeter olmak: «Kendiyle dolu, kendine yeten, olgun ve aydın bir insanın değil bir günü, bazen bir saati bile yüz binlerce lira değerinde olabilir.» -H. Taner. 5. (-e) hlk. Bir yaşa erişmek, ulaşmak: «At dört, kız on beşe yettiği zaman / Severim kır atı bir de güzeli» -Dadaloğlu. 6. hlk. Olgunlaşmak.

YETMEK = (yetmek nedir; yetmek ne demek; yetmek İngilizcesi) 1. Yetişmek, erişmek, vasıl olmak, ulaşmak. 2. Olgunlaşmak.

YETMEK = (yetmek nedir; yetmek ne demek; yetmek İngilizcesi) Başa çıkmak, gücü yetmek: Ben sana yetemem, kardaşım yeter.

YETMEK = (yetmek nedir; yetmek ne demek; yetmek İngilizcesi) Olgunlaşmak.

YETMEK = (yetmek nedir; yetmek ne demek; yetmek İngilizcesi) Varmak, erişmek.

yetmek = kifayet etmek [öz Türkçe - eski terim]

yetmek = kâfi gelmek [öz Türkçe - eski terim]

1: 0 ms