İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 3104 FAULT = [fo: lt] noun
1 hata, yanlışlık * eşanlamlı : error, mistake, wrong
İngilizce örnek : It is not my fault.
Türkçe çevirisi : O benim hatam değil.
İngilizce örnek : It isn't my fault if customers go out without buying anything.
Türkçe çevirisi : Müşteriler bir şey almadan giderlerse bu benim hatam değil.
İngilizce örnek : I love her with all her faults.
Türkçe çevirisi : Bütün hatalarına rağmen onu seviyorum.
İngilizce örnek : The teacher found fault with my homework.
Türkçe çevirisi : Öğretmen ödevimde hata buldu.
İngilizce örnek : They said the accident was Tom's fault.
Türkçe çevirisi : Kazanın Tom’un hatası olduğunu söylediler.
2 suç * eşanlamlı : offence, misdeed, crime, wrong, sin
3 kusur, arıza, bozukluk * eşanlamlı : flaw, blemish, defect, imperfection
İngilizce örnek : She's always complaining and finding fault.
Türkçe çevirisi : Sürekli şikâyet ediyor ve kusur buluyor.
İngilizce örnek : She has a bad habit of finding fault with other people.
Türkçe çevirisi : Başkalarına kusur bulma kötü huyu var.
İngilizce örnek : This suit fits you very well. You've no fault to find with it.
Türkçe çevirisi : Bu takım elbise sana çok iyi uyuyor. Kusur bulacak bir şeyin yok.
İngilizce örnek : The computer tested has a number of faults.
Türkçe çevirisi : Test edilen bilgisayarın birçok kusuru var.
4 coğ. fay, çatlak
İngilizce örnek : A geological fault is a break in a bedding of rock.
Türkçe çevirisi : Jeolojik fay, kaya yatağındaki bir kırıktır.
¤ verb
hata bulmak, kusur bulmak
ilgili sözler / related words