çare
Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 1615ana kullanım
çare = çıkar yol [eski terim - öz Türkçe]
çare = çözge [eski terim - öz Türkçe]
çare = çözüm [eski terim - öz Türkçe]
çare = umar [eski terim - öz Türkçe]
ÇARE = (çare nedir; çare ne demek; çare İngilizcesi) 1. Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu: «Teklif ettiği çare ise şiddetli ve semereli bir tedbir olmaktan çok uzaktı.» - = N. F. Kısakürek. 2. Tedavi yolu, deva.
çare = çâr [Türkçe - Osmanlıca]
çare = çâre [Türkçe - Osmanlıca]
çare = dermân [Türkçe - Osmanlıca]
çare = devâ [Türkçe - Osmanlıca]
çare = güzîr [Türkçe - Osmanlıca]
çare = ilâc [Türkçe - Osmanlıca]
çare = sûret [Türkçe - Osmanlıca]
çare = tedbîr [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words
-e bir çare bulmak
-mekten başka çare yok
acele çare
baş vurmadık çare bırakmamak
başka çare bırakmamak
başka çare kalmazsa
başka çare yok
benim için açıklamaktan başka çare kalmıyor
bir çare bulmak
bir çare bulup işin içinden çıkan
boyun eğmekten başka çare yok
bunu yapmaktan başka çare yok
çare aramak
çare bulan
çare bulma yeteneği
çare bulmak
çare buluculuk
çare bulunabilir
çare bulunmak
çare düşünmek
çare için başvuru hakkı
çare kabilinden
çare niteliğinde
çare olan
çare olmak
çare türünden
çare veri hızı
çare yaratıcılık
çare yordamı
denenmiş çare
ecele çare bulunmaz
en iyi yol veya çare
etkili çare
geçici çare
genel çare
hak varsa çare de vardır
her çare
her şeye çare bulunur da ölüme çare bulunmaz
her şeye çare bulur
işe yarar çare
korkuya çare bulunmaz
kullanmak (başka çare kalmayınca)
kurnazca ya da ustaca çare
ne çare
ne çare ki
olacağa çare yoktur
olacakla öleceğe çare bulunmaz
olmuşla ölmüşe çare bulunmaz
olmuşla ölmüşe çare yoktur
öğüt bilgeden, çare zenginden gelir
ölüme çare bulunmaz
önleyici çare
son çare
son çare olarak
son çare olarak başvurmak
son çare olarak kullanmak
son çare olarak savunmaya girişmek
son çare veri hızı
son çare yordamı
tek çare
tek çare budur
ustaca bulunmuş çare
yasal çare
