• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

mean

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 488

MEAN = [mi: n] verb
1 anlamına gelmek, demek olmak * eşanlamlı : signify, denote, indicate, symbolize, imply, express
İngilizce örnek : Rain in spring means a good harvest.
Türkçe çevirisi : Baharda yağmur, iyi bir mahsul demektir.
İngilizce örnek : That doesn't mean a thing.
Türkçe çevirisi : Bunun bir anlamı yok.
İngilizce örnek : This award means a lot to her.
Türkçe çevirisi : Bu ödül onun için çok şey demek. (Bu ödülün onun için anlamı büyük.)
İngilizce örnek : Those black clouds mean rain.
Türkçe çevirisi : Şu siyah bulutlar yağmur anlamına geliyor.
İngilizce örnek : I don't know what this word means.
Türkçe çevirisi : Bu sözcüğün ne demek olduğunu bilmiyorum.
2 demek istemek, kastetmek * eşanlamlı : indicate, imply
İngilizce örnek : I didn't mean it.
Türkçe çevirisi : Onu demek istemedim. (Onu kastetmedim.)
İngilizce örnek : What do you mean by that?
Türkçe çevirisi : Bununla neyi kastediyorsun?
3 niyet etmek * eşanlamlı : intend, aim, purpose, propose
İngilizce örnek : I didn't mean her any harm.
Türkçe çevirisi : Ona bir zarar vermek istemedim.
İngilizce örnek : I didn't mean to cause trouble.
Türkçe çevirisi : Soruna yol açmak istemedim.
İngilizce örnek : I have been meaning to do it for a long time.
Türkçe çevirisi : Bunu uzun zamandır yapmak istiyordum.
¤ adjective
1 pinti, cimri * eşanlamlı : miserly, stingy, tight, selfish, tight-fisted * karşıtanlamlı : generous
İngilizce örnek : He is very rich but, being very mean.
Türkçe çevirisi : O çok zengin, ama cimrilik ediyor.
2 adi, alçak * eşanlamlı : base, low, despicable, disgraceful, dishonourable, ignoble; unkind, cruel, nasty * karşıtanlamlı : honourable, gentle
3 ortalama * eşanlamlı : medium, average, middle
İngilizce örnek : The mean temperature is twenty five degrees.
Türkçe çevirisi : Ortalama sıcaklık, yirmi beş derece.
İngilizce örnek : What is the mean annual rainfall?
Türkçe çevirisi : Ortalama yıllık yağış nedir?
¤ noun
1 orta, ortalama * eşanlamlı : average, median, midpoint, middle
2 pl. servet, para
İngilizce örnek : He always lives beyond his means.
Türkçe çevirisi : Her zaman parasının ötesinde yaşıyor. (Her zaman kazandığından daha çok harcıyor.)
3 pl. araç, vasıta, yol, yöntem
İngilizce örnek : I want to take up karate as a means of self-defence.
Türkçe çevirisi : Bir kendini savunma yolu olarak karateye başlamak istiyorum.

MEAN = (mean nedir; mean Türkçesi) Herhangi bir özellikten elde edilen bir dizi değerin toplanıp, dizi sayısına bölünmesiyle elde edilen değer. Meteorolojide zaman zaman karışıklıklar olsa da 'Normal' kelimesiyle eş anlamlı olarak kullanıldığı da görülür. Örneğin: Günlük ortalama sıcaklık o günün en yüksek sıcaklık ile en düşük sıcaklık değerlerinin ortalaması iken, gün için kullanılan normal sıcaklık, uzun yıllar ortalamasından (çoğunlukla 30 yıllık dönemlerin ortalamasından) elde edilen günlük ortalama sıcaklık değeridir.

1: 0 ms