• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

means

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 245

matematik

MEANS = ['mi: nz] noun
1 yol, yöntem, çare * eşanlamlı : method, way, course, channel, measure
İngilizce örnek : Can you think of a means of doing it?
Türkçe çevirisi : Onu yapmanın bir yolunu düşünebilir misin?
İngilizce örnek : The doctor swore to find a means of curing his patient.
Türkçe çevirisi : Doktor, hastasını tedavi etmenin bir yolunu bulacağına yemin etti.
İngilizce örnek : What is your favourite means of transport?
Türkçe çevirisi : En sevdiğin ulaşım aracı nedir?
İngilizce örnek : Does the end justify the means?
Türkçe çevirisi : Ulaşılan sonuç, izlenen yolu haklı çıkarır mı?
2 gelir, para * eşanlamlı : money, income, revenue, funds, property, estate, riches, wealth * karşıtanlamlı : poverty
İngilizce örnek : You must stop living beyond your means.
Türkçe çevirisi : Gelirinin ötesinde yaşamaktan (kazandığından çok harcamaktan) vazgeçmelisin.
İngilizce örnek : If you live within your means, you won't get into debt.
Türkçe çevirisi : Gelirin içinde yaşarsan (gelirin kadar harcarsan) borca girmezsin.
* by all means = elbette, kesinlikle * eşanlamlı : certainly, of course, definitely, absolutely
İngilizce örnek : Do it by all means if it will help you.
Türkçe çevirisi : Sana yardımı dokunacaksa onu kesinlikle yap.
İngilizce örnek : By all means wait here if you have got nowhere else to wait.
Türkçe çevirisi : Bekleyecek başka bir yerin yoksa, kesinlikle burada bekle.
İngilizce örnek : You should by all means visit the art gallery.
Türkçe çevirisi : Sanat galerisini kesinlikle ziyaret etmelisin.
* by any means = her ne şekilde olursa olsun
* by means of = vasıtasıyla, yardımıyla
* by no means = kesinlikle, hiç

1: 0 ms