Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 364KÖTÜ = (kötü nedir; kötü ne demek; kötü İngilizcesi) 1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı: «Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur.» -N. F. Kısakürek. 2. Zararlı, tehlikeli: Kötü adam. 3. Korku, endişe veren: «Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk.» -R. E. Ünaydın. 4. Kaba ve kırıcı: «Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış.» -M. Ş. Esendal. 5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. 6. zf. Aşırı, çok: Kız, oğlana kötü tutuldu.
KÖTÜ = (kötü nedir; kötü ne demek; kötü İngilizcesi) İyinin karşıtı olan. 1. Değersiz bulmanın, kınamanın, ayıplamanın konusu olan her şey; istencin yasaya uygun bir biçimde karşı gelmeye ve elinden geldiğince değiştirmeye hakkı olduğu her şey. 2. Ahlak değerlerine ve törel istence karşı olan her şey. Bu anlamda: a. Düzen bozucu ve yıkıcı olarak beliren şeyler, b. Olumsuzluk ve yadsıma ilkesi olarak beliren şeyler.
KÖTÜ = (kötü nedir; kötü ne demek; kötü İngilizcesi) Zayıf, cılız.
kötü = berbat [öz Türkçe - eski terim]
kötü = bet [öz Türkçe - eski terim]
kötü = dis- [öz Türkçe - eski terim]
kötü = dys- [öz Türkçe - eski terim]
kötü = fena [öz Türkçe - eski terim]
kötü = habis [öz Türkçe - eski terim]
kötü = hain [öz Türkçe - eski terim]
kötü = hayırsız [öz Türkçe - eski terim]
kötü = kem [öz Türkçe - eski terim]
kötü = melun [öz Türkçe - eski terim]
kötü = mülevves [öz Türkçe - eski terim]
kötü = bed [Türkçe - Osmanlıca]
kötü = berbâd [Türkçe - Osmanlıca]
kötü = fâhiş [Türkçe - Osmanlıca]
kötü = fenâ [Türkçe - Osmanlıca]
kötü = habis [Türkçe - Osmanlıca]
kötü = şenî' [Türkçe - Osmanlıca]
kötü = şerîr [Türkçe - Osmanlıca]
kötü = zemîm [Türkçe - Osmanlıca]