• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

fena

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 2718

prefix / önek

fena = çok [eski terim - öz Türkçe]

fena = kötü [eski terim - öz Türkçe]

fena = üzücü [eski terim - öz Türkçe]

FENA = (fena nedir; fena ne demek; fena İngilizcesi) 1. İyi nitelikte olmayan, kötü: «Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir.» - B. Felek. 2. Üzücü: «Bu savaş yılları o kadar fena ve ağır felaketler öğretmişti ki...» - H. E. Adıvar. 3. İstenilen ve gereken nitelikte olmayan (kimse): Fena bir öğrenci. 4. Hoşa gitmeyen, rahatsız edici: «Fena günler yaşadığına inanmak için bin şahit lazım.» - R. H. Karay. 5. Davranışları toplumun ahlak anlayışına uymayan: «Siz fena adamsınız, odanıza geldiğime bin kere pişman oldum.» - P. Safa. 6. zf. Çok: «Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor.» - P. Safa.

FENA = (fena nedir; fena ne demek; fena İngilizcesi) Ölümlülük.

ilgili sözler / related words

-den fena halde bozulmak başım fena ağrıyor başlangıçta beni çok fena kandırdı bir gayrimenkulü fena hale sokmak bir kimse hakkında fena düşünmek bir şeyi fena karşılamak bir şeyi hiç de fena olmamak birini fena halde dövmek birini fena halde terslemek birini fena yapmakk çok fena çok fena bir şekilde çok fena bozuldu çok fena çalmak çok fena düşmek çok fena düşüş çok fena kan kaybediyorum çok fena şekilde çok fena vaziyette çok fena yapmak çok kötü değil. fena değil daha fena düşünüldüğü kadar fena en fena en fena durum için hazırlanmak en fena hal en fena şekilde en fena şey fena (akıbet, son) fena (şekilde) fena adam değildir fena ağız kokusu fena alışkanlıklar fena azar işitmek fena azar işittim fena azarlamak fena bakış fena bakmak fena benzetmek fena bir şekilde fena bulmak fena çalışma fena çıkışmak fena değil fena değil- teşekkürler fena değil! fena değil. idare eder fena dövmek fena durumda olmak fena etmek fena fena bakmak fena fırça yedim fena gitmek fena görüş fena gözle bakmak fena halde fena halde azarlamak fena halde benzetmek fena halde bozulmak fena halde çıkışmak fena halde dayak yemek fena halde dövmek fena halde düşmek fena halde kafası karışık fena halde korkmak fena halde küfretti fena halde üşütmek fena idare fena ile ilgili fena işleme fena kalite fena kalpli fena kapışmak fena kapışmak (iki kişi) fena karşılanmak fena kokmak fena koku fena koku yaymak fena kokulu fena kokulu gül fena kokulu herbak fena kokulu kazayağı fena kokulu kuzgunkılıcı fena kokulu oğulotu fena kokulu sinameki fena kokulu süsen fena kokuyu yok edici fena muamele fena muamele etmek fena netice vermek fena olmak fena olmamak fena olmayan fena puan fena şekilde fena şerbet üretimi fena şöhreti olmak fena şöhretli fena tefsir fena utanmak fena veya kusurlu kaynama fena vurmak fena yakalanmak fena yapmak futbolda fena değildir hiç de fena değil hiç de fena olmamak hiç de fena olmayan hiç fena değil işler fena giderse iyi ve fena günlerde kemiğin fena şekilde kırılması kendini çok fena hissetmek midem çok fena oldu midem çok fena oluyor ne fena pek fena pek fena muamele pek fena ya da çirkin şey saçını kestirse fena olmaz sekreteri fena çıktı sıcak neyse de nem çok fena sırtım fena sonu fena olacak sonu fena olmak tadı fena taşıtta giderken midesi fena olmak terlemeden doğan fena vücut kokusu

1: 0 ms