jam
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 12784ana kullanım 1
ana kullanım 2
JAM = [cem] noun
1 reçel * eşanlamlı : preserve
İngilizce örnek : He spooned jam out of the jar onto his plate.
Türkçe çevirisi : Kaşıkla kavanozdan tabağına reçel aldı.
2 sıkışıklık, tıkanıklık * eşanlamlı : crowd, pack, press, squeeze, stuff, ram
İngilizce örnek : There was a traffic jam, so I was late for work.
Türkçe çevirisi : Trafik sıkışıklığı vardı, bu yüzden işe geç kaldım.
¤ verb
1 sıkıştırmak, bastırmak * eşanlamlı : press, wedge, crowd, pack, squeeze, stuff, force
İngilizce örnek : This street is always jammed with traffic at this time of the day.
Türkçe çevirisi : Günün bu saatinde bu yol trafikle tıkanıyor.
2 tıkamak * eşanlamlı : block, obstruct, clog, stop
3 sıkışmak
