• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

sıkıntı

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 886

ana kullanım

isim / noun – dated

isim / noun 2

iş dünyası

SIKINTI = (sıkıntı nedir; sıkıntı ne demek; sıkıntı İngilizcesi) 1. İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet: «İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı.» -P. Safa. 2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet: «Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm.» -A. Gündüz. 3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı: «İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim.» -S. F. Abasıyanık. 4. Bulunmama durumu: «Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi.» -İ. O. Anar. 5. mec. Sorun, mesele, sendrom, problem: «Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu.» -B. Felek.

SIKINTI = (sıkıntı nedir; sıkıntı ne demek; sıkıntı İngilizcesi) müzâyaka.

SIKINTI = (sıkıntı nedir; sıkıntı ne demek; sıkıntı İngilizcesi) Nişastası alınan buğday artıkları : Sıkıntıyı tavuklar az yer.

sıkıntı = azap [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = badire [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = cefa [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = distres [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = distress [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = eza [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = eziyet [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = gaile [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = kasvet [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = külfet [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = meşakkat [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = mihnet [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = musibet [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = müzayaka [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = sendrom [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = sıklet [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = çile [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = ıstırap [öz Türkçe - eski terim]

sıkıntı = arman [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = çile [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = fitne [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = melâl [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = meşakkat [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = mihnet [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = nazile [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = renc [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = sıklet [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = taab [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = usret [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = zahmet [Türkçe - Osmanlıca]

sıkıntı = zarûret [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms