Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 496geniş = ekstensif [öz Türkçe - eski terim]
geniş = ferah [öz Türkçe - eski terim]
geniş = komprehensif [öz Türkçe - eski terim]
geniş = makro [öz Türkçe - eski terim]
geniş = vâsi [öz Türkçe - eski terim]
GENİŞ = (geniş nedir; geniş ne demek; geniş İngilizcesi) 1. Eni çok olan, enli, vâsi: «Geniş, bomboş bir taşlığın serin, rutubetli küf kokusu duyuldu.» -P. Safa. 2. Alanı büyük olan, makro, dar karşıtı: «Bu ağaç, bir geniş bostan duvarının dış tarafında idi.» -O. C. Kaygılı. 3. Bol (elbise). 4. Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın, makro: Geniş anlamlı. 5. mec. Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat: «Besbelli geniş, olabildiğince umursamaz görünmek istiyordu.» -A. İlhan. 6. mec. Çok: Geniş iş alanları sağlandı.
geniş = arîz [Türkçe - Osmanlıca]
geniş = ferâh [Türkçe - Osmanlıca]
geniş = pehn [Türkçe - Osmanlıca]
geniş = pehnâver [Türkçe - Osmanlıca]
geniş = vâsi' [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words