• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

thick

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 2215

bilişim

konuşma dili

tekstil

yeme içme

THICK = [tik] adjective
1 kalın * eşanlamlı : fat * karşıtanlamlı : thin, slim
İngilizce örnek : The book is thick.
Türkçe çevirisi : Kitap kalındır.
İngilizce örnek : My mother-in-love wears thick glasses.
Türkçe çevirisi : Kaynanam kalın gözlük takıyor.
İngilizce örnek : These oranges have a very thick skin.
Türkçe çevirisi : Bu portakalların kabuğu çok kalın.
2 (sıvı) koyu * eşanlamlı : condensed, viscous
İngilizce örnek : If the soup is too thick, add some more water.
Türkçe çevirisi : Çorba çok koyu ise, biraz su ekle.
3 sık * eşanlamlı : dense, compact
4 yoğun * eşanlamlı : dense, heavy, crowded
İngilizce örnek : In thick fog, the two ships ran into each other outside the harbour.
Türkçe çevirisi : Yoğun siste liman dışında iki gemi birbirine çarptı.
İngilizce örnek : The trees in the forest are so thick that you can't walk easily.
Türkçe çevirisi : Ormandaki ağaçlar o kadar yoğun ki rahat yürüyemezsiniz (rahat yürünmez).
İngilizce örnek : The flight may be cancelled if the fog gets thicker.
Türkçe çevirisi : Sis yoğunlaşırsa uçak seferi iptal edilebilir.
5 (ses) boğuk * eşanlamlı : throaty, guttural, hoarse, inarticulate

1: 0 ms