İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 8300 GLOW = [glou] verb
1 parıldamak * eşanlamlı : shine, glimmer, gleam, radiate
İngilizce örnek : The setting sun glowed warmly.
Türkçe çevirisi : Batan güneş sıcak sıcak parıldadı.
2 içini ateş basmak * eşanlamlı : heat
3 kızarmak * eşanlamlı : redden, blush
¤ noun
1 kızıl ışık, kızıllık * eşanlamlı : light, luminosity, phosphorescence, gleam, blaze, lustre * karşıtanlamlı : darkness
İngilizce örnek : I could see the glow of the fire at night.
Türkçe çevirisi : Geceleyin ateşin kızıllığını görebiliyordum.
2 sıcaklık, hararet * eşanlamlı : heat, warmth
İngilizce örnek : I felt a warm glow in my body from the whisky.
Türkçe çevirisi : Viskiden vücudumda bir sıcaklık hissettim.
3 çaba, gayret * eşanlamlı : passion, ardour, fervour, eagerness, enthusiasm
ilgili sözler / related words