• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

hard

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 579

ana kullanım

HARD = [ha: d] adjective
1 sert, katı * eşanlamlı : solid, firm, rigid, stiff, strong, resistant, stony * karşıtanlamlı : soft
İngilizce örnek : Crystal is hard.
Türkçe çevirisi : Kristal serttir.
İngilizce örnek : The bone is hard.
Türkçe çevirisi : Kemik serttir.
2 güç, zor * eşanlamlı : difficult, arduous, laborious, strenuous, rigorous * karşıtanlamlı : easy
İngilizce örnek : Cheap accommodation is hard to find in big cities.
Türkçe çevirisi : Büyük şehirlerde ucuz kalacak yer bulmak zordur.
İngilizce örnek : I find it hard to cope with stress.
Türkçe çevirisi : Stresle başa çıkmayı zor buluyorum.
İngilizce örnek : I had a hard time learning Japanese.
Türkçe çevirisi : Japonca öğrenirken zorluk çektim.
İngilizce örnek : I'm having a hard time installing the software. Will you help me?
Türkçe çevirisi : Yazılımı yüklemekte zorluk çekiyorum. Bana yardımcı olur musun?
3 şiddetli * eşanlamlı : severe, stern, harsh
4 (su) kireçli, acı
¤ adverb
1 sıkıca, kuvvetlice, sert * eşanlamlı : violently, forcibly, forcefully, severely, harshly * karşıtanlamlı : softly
İngilizce örnek : He hit the ball hard.
Türkçe çevirisi : Topa sertçe vurdu.
İngilizce örnek : The men, pushing hard, got the boat into the sea.
Türkçe çevirisi : Adamlar, kuvvetle iterek, kayığı denize indirdi.
İngilizce örnek : The soldier hit the guard very hard and knocked him down.
Türkçe çevirisi : Asker muhafıza çok sert vurdu ve onu yere devirdi.
2 hızla; şiddetle
İngilizce örnek : It's snowing hard.
Türkçe çevirisi : Şiddetli kar yağıyor.
İngilizce örnek : It was raining hard when we left the office.
Türkçe çevirisi : Bürodan ayrıldığımız zaman şiddetli yağmur yağıyordu.
3 gayretle, harıl harıl, çok * eşanlamlı : energetically, forcefully, vigorously, earnestly, diligently
İngilizce örnek : Although he tried hard, he couldn't pass his driving test.
Türkçe çevirisi : Çok çalışmasına rağmen sürücü sınavını geçemedi.
İngilizce örnek : He worked hard in order to learn English.
Türkçe çevirisi : İngilizce öğrenmek için harıl harıl çalıştı.
İngilizce örnek : You must work hard to pass that examination.
Türkçe çevirisi : O sınavı geçmek için sıkı çalışmalısın.
İngilizce örnek : He is exhausted from working so hard.
Türkçe çevirisi : Çok fazla çalışmaktan bitkin.
* hard cash = nakit para, madeni para
* hard coppy = çıktı, yazıcı çıktısı
* hard currency = sağlam döviz, sağlam para
* hard luck = şansızlık, kör talih

1: 0 ms