• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

ciddi

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 597

ana kullanım 1

ana kullanım 2

ana kullanım 3

ana kullanım 6

ciddi = ağırbaşlı [eski terim - öz Türkçe]

ciddi = gerçek [eski terim - öz Türkçe]

ciddi = önemli [eski terim - öz Türkçe]

ciddi = sağlam [eski terim - öz Türkçe]

ciddi = sıkı [eski terim - öz Türkçe]

ciddi = kritik [öz Türkçe - eski terim]

ciddi = major [öz Türkçe - eski terim]

ciddi = majör [öz Türkçe - eski terim]

CİDDİ = (ciddi nedir; ciddi ne demek; ciddi İngilizcesi) 1. Şaka olmayan, gerçek: «Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı.» - T. Buğra. 2. Ağırbaşlı: «Ben onu pek ciddi bir genç olarak tanırım.» - H. R. Gürpınar. 3. Titizlik gösterilen, önem verilen: «Bu dönemde yazara konu üzerinde vukuf, ciddi incelemeler şart koşulur.» - H. Taner. 4. Tehlikeli, endişe veren, ağır, vahim, kritik: «Hastalığımızın oldukça ciddi olduğuna işaret etmekten kendimizi alamadık.» - B. Felek. 5. Eğlendirme amacı gütmeyen. 6. Gülmeyen: «O ciddi bir tavırla mühim bir şey anlatmaya hazırlanmış gibiydi.» - Y. K. Karaosmanoğlu. 7. Güvenilir, sağlam, önemli: «Ciddi bir gazetede genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor.» - O. S. Orhon. 8. zf. Önem vererek, gerçek olarak: Size bunu ciddi söylüyorum, yalan değil! 9. zf. Güvenilir biçimde: «Çok ciddi durunca mükemmel olduklarını sanıyorlar.» - Kutlu.

1: 0 ms