İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 827 FINE = [fayn] adjective
1 güzel, iyi, mükemmel * eşanlamlı : excellent, superb, perfect, superior, splendid, ornate, beautiful, elegant * karşıtanlamlı : inferior
İngilizce örnek : She has a fine voice.
Türkçe çevirisi : Güzel bir sesi var.
İngilizce örnek : Which breed of sheep produces the finest wool?
Türkçe çevirisi : Hangi koyun türü en iyi yünü verir?
2 ince * eşanlamlı : thin, slender, small, dainty, flimsy * karşıtanlamlı : coarse
İngilizce örnek : There is a fine layer of dust on the table.
Türkçe çevirisi : Masanın üzerinde ince bir toz tabakası var.
İngilizce örnek : As a restorer of old paintings, she must have an eye for fine detail.
Türkçe çevirisi : Eski tabloların tamircisi olarak ince ayrıntılar için (keskin) gözü olmalı.
3 (hava) güzel, açık * eşanlamlı : sunny, cloudless, bright, clear * karşıtanlamlı : cloudy
İngilizce örnek : I hope it's going to be fine tomorrow.
Türkçe çevirisi : Umarım yarın hava iyi olur.
4 sağlıklı, keyfi yerinde
İngilizce örnek : I feel fine early in the morning.
Türkçe çevirisi : Sabahleyin erken saatlerde kendimi iyi hissediyorum.
İngilizce örnek : I am fine, thank you.
Türkçe çevirisi : İyiyim, teşekkür ederim.
5 (iş) dikkatli, iyi
6 (maden) saf, som * eşanlamlı : pure, refined
¤ adverb
1 ince ince
2 çok iyi
İngilizce örnek : The printer is working fine now.
Türkçe çevirisi : Yazıcı şimdi iyi çalışıyor.
¤ noun
para cezası
İngilizce örnek : You will have to pay a fine for this.
Türkçe çevirisi : Bunun için bir para cezası ödemeniz gerekecek.
¤ verb
para cezasına çarptırmak
İngilizce örnek : He was fined 100 TL for speeding in a school zone.
Türkçe çevirisi : Okul mahallinde hız yaptığı için 100 lira para cezasına çarptırıldı.
ilgili sözler / related words