Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 270 AÇIK
A sıfat
1. Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı.
2. Örtüsüz, çıplak.
3. Engelsiz, serbest.
4. Çalışır durumda olan.
5. Boş.
6. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal.
7. Aralığı çok: Açık adımlarla.
8. Uzak, ırak.
9. Kolayca anlaşılan (söz, yazı), vazıh.
10. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen.
11. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.
12. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı.
13. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.).
14. Kızlığı bozulmuş.
15. Serbest, laubali.
B ad
1. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu.
1. Ticaret işlerinde ve genel olarak bütçelerde o kuruluşun gelirleriyle giderleri arasındaki olumsuz-dengesizlik, giderin gelirden fazla olması.
2. Kasa, ambar, mal değerlerinin sayım sonucu yazılımlara göre eksik çıkması.
2. Belli bir yerin biraz uzağı.
3. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri.
3. Orman içindeki ağaçsız, çıplak yer, kayran
3. Hiçbir perdeye basılmaksızın tellerin açık bırakıldığı veya tüm tellerin herhangi bir perdeden tek parmakla kapatıldığı durumlarda bile sık kullanılan akorların elde edilebildiği akortlama biçimi.
3. Kahve cezvesi.
C belirteç
1. Belirgin bir biçimde.
açık = aleni [öz Türkçe - eski terim]
açık = ayan [öz Türkçe - eski terim]
açık = aşikâr [öz Türkçe - eski terim]
açık = bariz [öz Türkçe - eski terim]
açık = defisit [öz Türkçe - eski terim]
açık = fasih [öz Türkçe - eski terim]
açık = foya [öz Türkçe - eski terim]
açık = karans [öz Türkçe - eski terim]
açık = kategorik [öz Türkçe - eski terim]
açık = konkre [öz Türkçe - eski terim]
açık = manifest [öz Türkçe - eski terim]
açık = münhal [öz Türkçe - eski terim]
açık = net [öz Türkçe - eski terim]
açık = patent [öz Türkçe - eski terim]
açık = sarih [öz Türkçe - eski terim]
açık = alenî [Türkçe - Osmanlıca]
açık = âşikâr [Türkçe - Osmanlıca]
açık = âşikâre [Türkçe - Osmanlıca]
açık = âşkâr [Türkçe - Osmanlıca]
açık = âşkârâ [Türkçe - Osmanlıca]
açık = ayân [Türkçe - Osmanlıca]
açık = bâz [Türkçe - Osmanlıca]
açık = hüveydâ [Türkçe - Osmanlıca]
açık = iyân [Türkçe - Osmanlıca]
açık = mebsût [Türkçe - Osmanlıca]
açık = meftûh [Türkçe - Osmanlıca]
açık = münhal [Türkçe - Osmanlıca]
açık = rûşen [Türkçe - Osmanlıca]
açık = sâf [Türkçe - Osmanlıca]
açık = sarîh [Türkçe - Osmanlıca]
açık = vâzıh [Türkçe - Osmanlıca]
açık = zâhir [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words