• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

anlam

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 239

anlam = mana [öz Türkçe - eski terim]

anlam = mazmun [öz Türkçe - eski terim]

anlam = meal [öz Türkçe - eski terim]

anlam = sens [öz Türkçe - eski terim]

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) 1. Bir deyimin belli bir yorumda karşılık olarak kazandığı nesne. ||Anl. yorumsal anlam. Krş. kaplamsal anlam, içlemsel anlam. 2. Kullanımsal anlam. 3. Dizimsel anlam.

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) 1. Bir sözcüğün belirttiği, düşündürdüğü (şey). 2. Bir önermenin, bir tasarımın, bir düşüncenin ya da yapıtın anlatmak istediği (şey).

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) Anlayış, duygu.

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) Bir kelimenin veya bir sözün anlattığı fikir. Anlam türlü bakımlardan sınıflara ayrılır: GEÇER ANLAM (S. usuel) ve UĞRAMA ANLAM (S. occasionnel); YALIN ve KARMAŞIK ANLAM (S. Simple, S. complexe); TEMEL VE KATKIN ANLAM (S. fondamental, S. accessoire); İLKEL ve TÜREME ANLAM (S. primitif, S. dérivé); SOMUT VE SOYUT ANLAM (S. Concret, S. abstrait); ÖZ VE MECAZ ANLAM (S. propre, S. figuré).

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) Bir kelimenin, veya kelimelerden meydana gelmesi dolayısıyla, bir cümle veya sözün anlattığı fikir. (HARFİ HARFİNE ANLAM, Sens littéral; ÖZ ANLAM, Sens propre).

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) Bir simge, kavram ya da bir ölçümün belli bir dizgeye göre taşıdığı içlem ya da içerim.

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) Bir toplum ya da toplumsal küme üyelerinin türlü ekin öğeleriyle ilgili olarak yaptıkları düşünsel çağrışım.

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) dil b. 1. Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, fehva, valör. 2. man. Bir önermenin, bir tasarının, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey.

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) Kelimenin tek başına veya söz içindeki öteki ögeler ile bağlantılı olarak zihinde yarattığı kavramlardan her biri: kestirmek 1. ağaç kestirmek, kumaş kestirmek, 2. bir şeyi tahmin edebilmek: işin sonunda nereye varacağını kestiremiyorum; 3. birazcık uyumak: Bir saat kadar kestirirsem kendimi toplayabilirim vb.

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) Sözcüklerin veya davranışların zihinde uyandırdığı izlenim.

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) Sözcüklerin, dizelerin, tümcelerin ve benzerleri söz örneklerinin anlattıkları duygu, düşünce, yargı.

ANLAM = (anlam nedir; anlam ne demek; anlam İngilizcesi) Tek iplikli nükleik asidin polaritesi.

anlam = mana [Türkçe - Osmanlıca]

anlam = ma'ni [Türkçe - Osmanlıca]

anlam = meâl [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

-den .. anlam çıkarmak -den anlam çıkarmak -ye bir anlam vermek açık anlam aktarılmış anlam anlam aktarma anlam aktarması anlam alan anlam alanı anlam alanı kuramı anlam ayırıcı anlam ayırıcı özellik anlam ayırtmacı anlam aykırılığı anlam ayrılıkları anlam bağlamı kuramı anlam bakımdan farklı anlam bakımından anlam bayağılaşması anlam belirleyeni anlam belirsizliği anlam belirteci anlam bileşeni anlam bilimci anlam bilimi anlam bilimsel birim anlam birimcik demeti anlam birimi anlam boşalması anlam bölünmesi anlam bulanıklığı anlam bütünlüğü olan sözleri ya da yantümceleri bağlayan anlam çıkaramama anlam çıkarma anlam çıkarmak anlam çıkarmaya çalışmak anlam çıkartmak anlam çifti anlam çokluğu anlam çözümleme anlam çözümlemesi anlam daralması anlam değeri anlam değişimi anlam değişkeni anlam değişmesi anlam değiştirici anlam değiştirici/niteleyici sözcük ya da cümlecik anlam dışı anlam ekseni anlam etkisi anlam evrimi anlam farklılığı anlam farklılıkları ölçüleri anlam felsefesi anlam gelişmesi anlam genişlemesi anlam göçürmesi anlam hatası anlam için gereksiz anlam için gereksiz (sözcük vb) anlam ifade eden anlam ifade etmek anlam ifade etmemek anlam ifade etmiyor anlam ile ilgili anlam ismi anlam iyileşmesi anlam kaplamı anlam karışıklığı anlam karşıtlığı anlam katmak anlam katmanı anlam kaybı anlam kayması anlam kirlenmesi anlam koyutu anlam kötülenmesi anlam kötüleşmesi anlam kuralları anlam kuramı anlam kümeleri anlam odağı anlam öbeği anlam sanalları değişmeceli anlatım anlam sanatları anlam saptırması anlam sözlüğü anlam şeması anlam taşımak anlam taşıyan anlam temelli yaklaşım anlam üçgeni anlam verememek anlam verme anlam vermek anlam vurgulama anlam vurgusu anlam yitimi anlam yoluyla terapi anlam yükleme anlam yüklenme anlam yükü anlatısal anlam bileşeni ardında yatan anlam art zamanlı anlam bilimi asıl anlam aynmsal anlam yöntemi ayrımsal anlam yöntemi bağımsız anlam başka anlam vermek başka anlamın yerine geçen anlam belirtilmek istenen anlam benzerlik ilişkisine dayalı iğretilemeli anlam bilişsel anlam bir anlam ifade etmek bir anlam ifade etmemek bir anlam verememek bir anlam vermek bir şeye yanlış anlam vermek bir tek anlam taşıyan birim anlam birinin sözlerine ters (yanlış) anlam vermek birinin sözlerine yanlış anlam vermek bölgesel anlam coşkusal anlam çağrışımlık anlam çağrışımsal anlam çok önemli anlam çoklu anlam dal anlam dar anlam değişmeceli anlam derin veya gizli anlam devimsel anlam birimi dış anlam dil içi anlam dil içi anlam ilişkileri sözlüğü dilbilgisel anlam dizimsel anlam dolaylı anlam dolaysız anlam duygusal anlam duygusal anlam farklılığı duygusal anlam skalası duyuşsal anlam düz anlam düz anlamsal anlam düzanlamsal anlam eğreti anlam ek anlam en küçük anlam birimi eş anlam birimi eş zamanlı anlam bilimi eşdeğer anlam eşgüdümlü anlam yönetimi etkili anlam evrimsel anlam farklı bir anlam çıkarmak figüratif anlam geçerli anlam genel anlam geniş anlam genişlemiş anlam genişletilmiş anlam gerçek anlam gizli anlam hiç yoktan bir anlam çıkarmak hiçbir anlam çıkaramamak içlemsel anlam iğretilemeli anlam ikili anlam taşıyan ikincil anlam ilk anlam ince anlam ince anlam farkları istatistiksel anlam çıkarma işlemci anlam bilgisi işlevsel anlam karşıt anlam kasten yanlış bir anlam vermek kavramsal anlam kesin anlam kişisel anlam komşuluk anlam değişmesi komşuluk ilişkisine dayalı iğretilemeli anlam kullanımsal anlam kurgusal bir ilişkiye dayalı iğretilemeli anlam kurulan anlam manevi anlam vermek mecazi anlam olağan anlam osgood ayrımsal anlam ölçeği ruhani anlam vermek sosyal anlam söylemsel anlam bileşeni söz anlam bilgisi sözcüksel anlam sözlüksel anlam sunulan anlam şifreli anlam tam anlam temel anlam temel anlam bileşeni ters anlam verme ters anlam vermek uygun anlam uzak anlam üretici anlam bilimi yan anlam yanlış anlam yanlış anlam vermek yapısal anlam yorumsal anlam yüz anlam bilimi

1: 0 ms