• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

kayırmak

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 12328

kayırmak = vikâye etmek [Türkçe - Osmanlıca]

KAYIRMAK
1. İlgilenip korumak, gözetmek, himâye etmek:
O daha küçük ve toy, onu kayırmam gerek.
Anne, hasta çocuğunu iyileşene kadar sürekli olarak gözetmekte ve onu kayırmaktadır.
Öğretmen, sınıftaki zor durumda olan öğrencilere özel ilgi göstermekte ve onları kayırmaktadır.

2. Birini başkalarına tercih etmek, tarafını tutup arka çıkmak, iltimas etmek:
Belediye başkanı akrabalarını işe yerleştirdi ve onları kayırıyor.
Siyasetçi, yakın arkadaşını skandallardan korumak için kamuoyuna yanlış bilgiler sunarak onu kayırıyor.
Yönetici, projeye katkı sağlayan çalışanları ödüllendirmek yerine sadece belirli kişilere kayırarak adaletsiz davranıyor.

3. Birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak:
Şirket liyakat yok, adam kayırmak var.
Maalesef, müdürün torpil yaptığı birkaç kişi yüzünden daha yetenekli çalışanlar işten çıkarıldı ve kayırma nedeniyle şirket zarar gördü.

1: 0 ms