İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 2815 FAVOUR = ['feyvı] noun
1 dostça davranış, güler yüz, yakınlık * eşanlamlı : good turn, good deed, courtesy
2 iyilik, lütuf * eşanlamlı : kindness, good wil
İngilizce örnek : Will you do a favour for me?
Türkçe çevirisi : Bana bir iyilikte bulunur musun?
İngilizce örnek : Please do me the favour of being quiet.
Türkçe çevirisi : Lütfen bana sessiz olma iyiliğini yap. (Lütfen bana bir iyilik yap da sessiz ol.)
4 destek, onay * eşanlamlı : approval, backing, support, partiality * karşıtanlamlı : disapproval
¤ verb
1 lütfetmek, vermek
2 uygun görmek, desteklemek * eşanlamlı : approve, back, countenance, support * karşıtanlamlı : oppose
İngilizce örnek : He favours a moderate policy.
Türkçe çevirisi : Ilımlı bir politika güdüyor.
* in favour of sb/sth = -in yanında, tarafında, lehinde
İngilizce örnek : Are you against the idea or in favour of it?
Türkçe çevirisi : Fikrin karşısında mı yoksa lehinde misin?
İngilizce örnek : Many parents are in favour of school uniforms.
Türkçe çevirisi : Birçok aile okul üniformalarının (giyilmesinin) lehindedir.
İngilizce örnek : I'm in favour of long prison sentences.
Türkçe çevirisi : Uzun hapis cezalarının tarafındayım.
İngilizce örnek : Few people are in favour of war.
Türkçe çevirisi : Çok az insan savaştan yanadır.
* do sb a favour = birisine bir iyilikte bulunmak
ilgili sözler / related words