Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 2695SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) Bitkilerin değişik uzunluk ve büyüklükteki, genellikle yapraksız, küçük filiz ve dalcıkları, hlk. ishal.
SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) 1. Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse: «Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz.» -R. H. Karay. 2. Sürülme işi, nefiy: «Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu.» -R. N. Güntekin. 3. Bir kimsenin sürüldüğü yer: «Sürgünlerde çile dolduruyordu en güzel yaşında.» -Y. Z. Ortaç. 4. Filiz. 5. İshal.
SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) Ağaç filizi.
SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) Bir kimsenin, sürekli olarak oturduğu yerden uzak bir kent ya da ilçede oturmasını zorunlu kılan ceza.
SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) bk. fışkın kol.
SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) Dokumalardaki seyreklik.
SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) Filiz.
SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) İshal.
SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) Sel sularının getirdiği kum.
SÜRGÜN = (sürgün nedir; sürgün ne demek; sürgün İngilizcesi) Yelin çukur yerlere yığdığı kar birikintisi.
sürgün = diare [öz Türkçe - eski terim]
sürgün = filiz [öz Türkçe - eski terim]
sürgün = ishal [öz Türkçe - eski terim]
sürgün = ishâl [Türkçe - Osmanlıca]
sürgün = menfâ [Türkçe - Osmanlıca]
sürgün = menfî [Türkçe - Osmanlıca]
sürgün = nefy [Türkçe - Osmanlıca]