• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

sore

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 9030

SORE = [so: ] adjective
1 acıyan, ağrıyan * eşanlamlı : tender, painful, aching, inflamed, irritated, hurting, sensitive
İngilizce örnek : After I had read the book for ten hours, my eyes were sore.
Türkçe çevirisi : Kitabı on saat okuduktan sonra gözlerim ağrıdı.
İngilizce örnek : After walking for miles over the mountains, my feet were sore.
Türkçe çevirisi : Dağlarda millerce yürüdükten sonra ayaklarım ağrıdı.
İngilizce örnek : If we have a bad cold, we often have a sore throat.
Türkçe çevirisi : Çok fena üşütürsek genellikle boğazımız ağrır.
İngilizce örnek : If your lips are sore, try lip salve, not medicine.
Türkçe çevirisi : Dudakların acıyorsa ilaç değil dudak merhemi kullan.
2 kırgın, küskün
¤ noun
yara * eşanlamlı : wound, injury, cut, bruise

1: 0 ms