price

PRICE = [prays] noun
1 fiyat, eder * eşanlamlı : cost, expense, fee, charge
İngilizce örnek : Prices are rising all the time.
Türkçe çevirisi : Fiyatlar sürekli artıyor.
İngilizce örnek : The price of petrol has gone up again.
Türkçe çevirisi : Benzin fiyatı yine arttı.
İngilizce örnek : Children over 12 have to pay full price.
Türkçe çevirisi : 12 yaşın üzerindeki çocukların tam fiyat (ücret) ödemeleri gerekmektedir.
İngilizce örnek : There has been a huge increase in oil prices.
Türkçe çevirisi : Petrol fiyatlarında çok büyük artış oldu.
İngilizce örnek : The selling price is always above the buying price.
Türkçe çevirisi : Satış fiyatı, daima alış fiyatının üzerinde olur.
2 değer, kıymet * eşanlamlı : value, worth, valuation
3 ödül * eşanlamlı : reward
¤ verb
fiyat koymak * eşanlamlı : value, assess, evaluate, appraise
* price tag = fiyat etiketi