• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

dışarı

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 411

bilişim

dışarı = ek- [öz Türkçe - eski terim]

dışarı = hariç [öz Türkçe - eski terim]

dışarı = out [öz Türkçe - eski terim]

DIŞARI = (dışarı nedir; dışarı ne demek; dışarı İngilizcesi) 1. Dış çevre, dış yer, hariç, içeri karşıtı: «Dışarıda karlar erimeye başlamış.» -A. Ümit. 2. Kişinin konutundan ayrı olan yer: «Dışarıda, çocuklar birdirbir oynamaya dalmışlardı.» -A. İlhan. 3. Yurt dışı: «Dışarıyla iyi geçiniyorduk, Yunanlılarla az kalsın birleşecek kadar sıkı fıkı idik.» -B. Felek. 4. zf. Dışa, dış çevreye: «Artık komutanlardan başka hiç kimse dışarı çıkmazdı.» -A. İlhan.

DIŞARI = (dışarı nedir; dışarı ne demek; dışarı İngilizcesi) Sofa.

dışarı = bîrûn [Türkçe - Osmanlıca]

dışarı = hâric [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

-den dışarı -den dışarı atmak -den dışarı bakmak -den dışarı çıkmak -den dışarı ok gibi fırlamak acaba dışarı çıkmak ister miydiniz ağzı dışarı (sürfasa) bakan lağım ağzı dışarı olan lağım alıp dışarı götürülebilecek yemek satan yer ansızın dışarı çıkarmak ansızın dışarı çıkmak arabanızdan dışarı çıkın lütfen arabanızdan dışarı çıkmayın arabayı şuraya çekin ve dışarı çıkın aralıktan dışarı bakmak basının dışarı çıkarılması basının duruşma salonundan dışarı çıkarılması besinlerin çoğunu dışarı çıkaran hayvan bir dönüşten kaçarak dışarı çıkmak bir içeri bir dışarı bir oyuncuyu dışarı atmak bir şeyi dışarı çıkarmak biraz dışarı birini kapı dışarı etmek birini zor kullanarak dışarı atmak biyelin bloktan dışarı fırlaması boş kovanları dışarı atmak bu halde dışarı çıkamam bu odadan dışarı çıkmasın bu odadan dışarı çıkmayacak bugün dışarı çıkmamanı öneririm buharı dışarı atmak buradan dışarı çıksak iyi olacak çık dışarı çoğu, yün için dışarı gider, kırpılmış döner dışarı açılan kanatlı pencere dışarı açılmak dışarı adım dışarı akan dışarı akan madde dışarı akan miktar dışarı akış dışarı akış sağlayan dışarı akıtmak dışarı akma dışarı akmak dışarı aktarım dışarı aktarmak dışarı alınmak dışarı alma dışarı arama saatleri dışarı atıcı dışarı atılan dışarı atılmak dışarı atın onu! dışarı atıp temizleme dışarı atma dışarı atma (vücuttan) dışarı atmak dışarı bakmak dışarı bırakmak dışarı çeken kas dışarı çekmek (kas) dışarı çıkacak yer dışarı çıkan altın miktarı dışarı çıkarılan şey dışarı çıkarma dışarı çıkarmak dışarı çıkarmak (gözenekten) dışarı çıkartmak dışarı çıkartmamak (birini) dışarı çıkınca bana sigara alır mısınız dışarı çıkıp dolaşmak dışarı çıkıp eğlenmek dışarı çıkıp gezmek dışarı çıkış hızı dışarı çıkış yolu dışarı çıkma dışarı çıkma yasağı dışarı çıkma zorluğu dışarı çıkmak dışarı çıkmak ister misin dışarı çıkmak mı istiyorsun dışarı çıkmak üzereydi dışarı çıkmak yerine evde oturmayı tercih eden kişi dışarı çıkmamak dışarı çıkman gerekecek dışarı çıkmayız dışarı çıkmış dışarı çıksak iyi olur dışarı çok çıkık dışarı dalgalığı dışarı doğru dışarı doğru açılmak dışarı doğru döndürmek dışarı doğru fırlamış olmak dışarı doğru kaymak dışarı donatımcısı dışarı döndüren kas dışarı dönel çerçeve dışarı düşmek dışarı edilen dışarı erişilebilen kapalı kullanıcı grubu dışarı fırlamak dışarı giden dışarı giden gemi dışarı giden mallar navlunu dışarı gidiş dışarı gitmek dışarı gönderilen altın miktarı dışarı gönderilen posta dışarı gönderme dışarı göndermek dışarı götüren dışarı hava sızıntısı dışarı itme dışarı kaçma dışarı kavisli pencere dışarı kayma karakteri dışarı koşmak dışarı ok gibi fırlamak dışarı pompalama vanası dışarı pompalamak dışarı saldırmak dışarı salıvermek dışarı salma dışarı salmak dışarı sarkıtmak (dil) dışarı sarkmak (dil) dışarı satmak dışarı sızan sıvı dışarı sızıntı dışarı sızma dışarı sızmak dışarı sızmak (haber vb) dışarı sızması (sır vs nin) dışarı sürüklenme dışarı uğramak dışarı uğramış dışarı uzanmak dışarı uzatmak dışarı veren dışarı verme dışarı verme oranı dışarı vermek dışarı vermek (nefesi) dışarı vermek (soluk) dışarı vurmak dışarı yalnız çıkmamaya dikkat edin dışkıyı dışarı atma dikey dışarı dili dışarı çıkarma doğrudan dışarı arama dumana vererek dışarı çıkarmak dumanla dışarı çıkarmak egzozun dışarı atılması erkenden dışarı çıkmak evden dışarı çıkamamak (hastalık nedeniyle) evden dışarı çıkmamak evden dışarı çıkmayan evinden dışarı atmak gaz hareketli silahlarda gazın bir kısmını dışarı sızdıran kanal gemiyle dışarı gitme göbek taşması ≡ düşük belli dar pantolonlarda bayanların göbeklerinin dışarı taşması göz küresinin anormal şekilde dışarı çıkması gözeneklerinden dışarı çıkarmak gözleri dışarı fırlamak gözleri dışarı uğramak halkın dışarı çıkarılması halkın duruşma salonundan dışarı çıkarılması hastalık yüzünden yatağından dışarı çıkamamak havayı dışarı atma içeri dışarı içeri veya dışarı salmama içten dışarı hücum istenmeyen basıncı kendiliğinden dışarı bırakılan valf iş için dışarı göndermek kabaca itip dışarı çıkarmak kadının kocasına verdiği dışarı çıkma izni kapı dışarı atmak kapı dışarı edilmek kapı dışarı etmek kediyi dışarı çıkarır mısın kesip dışarı almak kirli havayı dışarı taşıyan araç kolsuz dışarı giysisi konudan dışarı kömür veya cevheri dışarı çıkarmak kömürü dışarı dökmek köpek dışarı çıkmak istiyor kutusunun kapağı açılınca dışarı fırlayan yaylı kukla limandan dışarı çıkan maalesef az önce dışarı çıktı merkezden dışarı yol ocaktan dışarı çıkış yolu odasından dışarı çıkamamak onu dışarı atın organı dışarı döndüren kas oyun dışından içeriye çevrilen top, topun dışarı çıkması oyuncuyu dışarı atmak öğle yemeği için dışarı çıkmak pencereden dışarı bakmak pencereden dışarı sarkmak rectum'un dışarı çıkması referans kitapları dışarı verilmiyor rotorun kaldırılıp dışarı alınması sadetten dışarı çıkmak sedye ile dışarı alınmak sefer sırasında gövdesi sudan dışarı çıkan ve ayakları üzerinde kayarak hareket eden tekne sıkıştırıp dışarı atmak sırrı dışarı vermemek sindirilmeyen besin artıklarının bağırsaklar yoluyla dışarı atılması sözüm meclisten dışarı sudan dışarı suyun dışarı aktığı ağız süprüntü içeri, süprüntü dışarı taksiden dışarı çık taşıtı hafifletmek için eşyayı dışarı atma toprak boşluğundaki suyun bir yük altında dışarı atılması topu az farkla dışarı atmak topu dışarı atmak topu kale direğinden dışarı çevirmek topu kalenin üstünen dışarı çıkarmak topu üstten dışarı atmak topu üstten dışarı çıkarmak topu üstten kafayla dışarı atmak uterusun dışarı çıkması uzak direkten şutu dışarı atmak üreteri dışarı açabilmek için karın duvarında ağız açmak vajinanın dışarı çıkması veriyi dışarı aktarma vücuttan dışarı atma vücuttan dışarı atmak web sitesinden dışarı giden url yaka paça dışarı atmak yaka paça dışarı götürmek yakasından tutup kapı dışarı etme (rahatsızlık veren müşteriyi) yalnız dışarı çıkmak yangında dışarı kaçılamayan bina yatağından dışarı çıkamama yatay dışarı yelyeperek yelken kürek dışarı çıkmak yemdeki besin değerlerinin çoğunu dışarı çıkaran hayvan zorla dışarı atmak

1: 1 ms