Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 442YABANCI = (yabancı nedir; yabancı ne demek; yabancı İngilizcesi) 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'na göre Türk vatandaşı sayılmayan kişi.
YABANCI = (yabancı nedir; yabancı ne demek; yabancı İngilizcesi) Bir devletin ülkesinde oturan ve o devletin uyruğunu iddia etme hakkı olmayan kimselerdir.
YABANCI = (yabancı nedir; yabancı ne demek; yabancı İngilizcesi) Bir ülkede gelir elde eden, o ülke vatandaşları olmayan kişi ve kuruluşlardır. Yalnız bu gelirleri dolayısiyle vergilendirilirler.
YABANCI = (yabancı nedir; yabancı ne demek; yabancı İngilizcesi) 1. Başka bir milletten olan, başka devlet uyruğunda olan (kimse), bigâne, ecnebi: «Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok.» -R. E. Ünaydın. 2. Başka bir milletle ilgili olan: Yabancı kültürler. 3. Aileden, çevreden olmayan (kimse veya şey), özge: «Ben, yabancı bir adam, neme lazım, hiç sesimi çıkarmadım.» -M. Ş. Esendal. 4. Tanınmayan, bilinmeyen, yad: «Yabancı müşteri giremezdi kapısından. Gelenler hep edebiyat adamlarıydı.» -Y. Z. Ortaç. 5. Aynı türden, aynı çeşitten olmayan: Yağın içinde yabancı maddeler var. 6. Bir konuda bilgisi, deneyimi olmayan: Bu uygulamanın yabancısıyım. 7. Belli bir yere veya kimseye özgü olmayan: Yabancı arabalar buraya park edemez.
YABANCI = (yabancı nedir; yabancı ne demek; yabancı İngilizcesi) Bulunduğu yere başka bir yerden getirilmiş, taşınmış kayaç ya da maden.
yabancı = acayip [öz Türkçe - eski terim]
yabancı = bigâne [öz Türkçe - eski terim]
yabancı = ecnebi [öz Türkçe - eski terim]
yabancı = ekzojen [öz Türkçe - eski terim]
yabancı = bîgâne [Türkçe - Osmanlıca]
yabancı = ecnebî [Türkçe - Osmanlıca]
yabancı = garîb [Türkçe - Osmanlıca]
yabancı = gayr [Türkçe - Osmanlıca]
yabancı = nââşnâ [Türkçe - Osmanlıca]
yabancı = nâmahrem [Türkçe - Osmanlıca]
yabancı = nâşinas [Türkçe - Osmanlıca]