• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

risk

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 935

isim / noun

RİSK = (risk nedir; risk ne demek; risk İngilizcesi) İdarenin amaç ve hedeflere ulaşmasını engelleyebilecek bir olayın ortaya çıkma ihtimalidir.

RİSK = (risk nedir; risk ne demek; risk İngilizcesi) İnsanların, donanımın ya da yapıların zarar görmesi, kaynakların kaybedilmesine neden olma ya da daha önceden tanımlanmış bir işlevin yerine getirilmesini engelleme ihtimalinin olasılık ve etkinin derecesi olarak ölçülmesi.

RİSK = (risk nedir; risk ne demek; risk İngilizcesi) Riziko, zarar ihtimali, kaybetme ve zarara uğrama tehlikesi.

RİSK = (risk nedir; risk ne demek; risk İngilizcesi) 1. Bir olayın meydana gelme olasılığı. 2. Epidemiyolojik çalışmalarda, bir bireyin, belli bir toplum ve dönem içinde belli bir hastalığı taşıma olasılığı. 3. İnsan sağlığına zararlı olma olasılığının ölçüsü.

RİSK = (risk nedir; risk ne demek; risk İngilizcesi) Zarara uğrama tehlikesi, riziko: «Böyle bir riske neden atılsınlar ki?» - Ümit.

risk = çekince [eski terim - öz Türkçe]

risk = dokuncak [eski terim - öz Türkçe]

risk = tehlike [eski terim - öz Türkçe]

RİSK = İnsanların, donanımın ya da yapıların zarar görmesine, kaynakların kaybedilmesine ya da daha önceden tanımlanmış bir işlevin yerine getirilmemesine neden olabilecek olasılıklar ve bu olasılıkların şiddetinin ölçülmesi.

risk

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 887

RISK = [risk] noun
tehlike, risk, riziko * eşanlamlı : danger, hazard, peril, chance * karşıtanlamlı : safety
İngilizce örnek : Many animals are at the risk of extinction.
Türkçe çevirisi : Birçok hayvan, nesli tükenme tehlikesi içinde.
¤ verb
1 tehlikeye atmak * eşanlamlı : chance, venture, hazard, dare, endanger
İngilizce örnek : She risks losing all her money.
Türkçe çevirisi : Bütü parasını kaybetmeyi riske ediyor.
2 göze almak
* at one's own risk = sorumluluğu birine ait olmak üzere
İngilizce örnek : If you take these pills, it is at your own risk.
Türkçe çevirisi : Bu hapları alırsan, sorumluluk sana ait.
* run the risk (of doing sth) = tehlikesini göze almak
İngilizce örnek : He didn't want to run the risk of ruining his reputation.
Türkçe çevirisi : Şöhretini mahvetme riskini göze almak istemedi.
İngilizce örnek : Take your umbrella; don't run the risk of getting wet.
Türkçe çevirisi : Şemsiyeni al, ıslanma riskini göze alma.
* take a risk/risks = riske girmek, tehlikeyi göze almak
İngilizce örnek : His father blamed him for taking such a risk.
Türkçe çevirisi : Babası onu böyle bir riske girdiği için suçladı.

RISK = (risk nedir; risk Türkçesi) 1- Karapara aklama ve terörün finansmanı konusunda karşılaşılan ve önlenemediği veya yönetilemediği durumda finansal ve ekonomik sisteme zarar verebilme potansiyeli taşıyan tehlike unsuru. Bu unsur, risk değerlendirmesi müfredatında; tehdit, zafiyet ve sonuç faktörlerinin bir fonksiyonu olarak ortaya çıkmaktadır. 2- Sigorta teminatı altına alınmış olan sigorta konusunun karşı karşıya bulunduğu muhtemel tehlike.

RISK = (risk nedir; risk Türkçesi) 1. Bir olayın meydana gelme olasılığı. 2. Epidemiyolojik çalışmalarda, bir bireyin, belli bir toplum ve dönem içinde belli bir hastalığı taşıma olasılığı. 3. İnsan sağlığına zararlı olma olasılığının ölçüsü.

1: 0 ms