İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 1005 FORWARD = ['fo: wıd] adjective
1 ön, öndeki * eşanlamlı : front, first, leading, foremost, head * karşıtanlamlı : back
2 ileri * eşanlamlı : advanced, progressive, onward * karşıtanlamlı : backward
3 küstah, şımarık * eşanlamlı : bold, brazen, pert, impertinent, impudent
İngilizce örnek : It is rather forward of him to say such things.
Türkçe çevirisi : Böyle şeyleri şımarıklığından söylüyor.
¤ adverb preposition
1 ileri, ileriye * eşanlamlı : onward, ahead * karşıtanlamlı : backward
İngilizce örnek : The car moved forward slowly.
Türkçe çevirisi : Araba yavaşça öne doğru hareket etti.
İngilizce örnek : You have to reverse before you go forwards.
Türkçe çevirisi : İleri doğru gitmeden önce geri geri gitmek zorundasın.
İngilizce örnek : He paced backwards and forwards in the garden.
Türkçe çevirisi : Bahçede geriye ve ileriye doğru adım attı. (Bahçeyi bir ileri bir geri adımladı.)
2 daha önceye
¤ verb
göndermek * eşanlamlı : send, transmit, dispatch, mail
İngilizce örnek : Any complaints made will be forwarded to the general manager.
Türkçe çevirisi : Yapılan her şikâyet genel müdüre iletilecektir.
İngilizce örnek : When you have finished reading this email, please forward it to a friend of yours.
Türkçe çevirisi : Bu e-postayı okumayı bitirdikten sonra lütfen onu bir arkadaşınıza iletiniz.
¤ noun
forvet
İngilizce örnek : Forwards must avoid being caught in an offside position.
Türkçe çevirisi : Forvetler ofsayt pozisyonunda yakalanmaktan kaçınmalıdır.
FORWARD = (forward nedir; forward Türkçesi) Fiyat, miktar, ödeme yeri ve vade gibi unsurları standart olmayıp taraflar arasında serbestçe belirlenen ve organize olmayan piyasalarda gerçekleştirilen finansal ürünlere ait vadeli işlem.
ilgili sözler / related words