İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 2594 DRESS = [dres] verb
1 giydirmek * eşanlamlı : clothe, garb, fit, robe, drape, deck, decorate
İngilizce örnek : I dressed my children in new clothes.
Türkçe çevirisi : Çocuklarıma yeni giysiler giydirdim.
İngilizce örnek : She was dressed in black.
Türkçe çevirisi : Siyah giydi.
2 giyinmek * eşanlamlı : wear * karşıtanlamlı : strip
İngilizce örnek : He dresses very smartly.
Türkçe çevirisi : Çok şık giyinir.
İngilizce örnek : His wife often dresses in black.
Türkçe çevirisi : Karısı genellikle siyah giyer.
İngilizce örnek : She quickly dressed and went down for dinner.
Türkçe çevirisi : Çabucak giyindi ve aşağıya akşam yemeğine indi.
İngilizce örnek : I can wash, shave and dress in fifteen minutes in the morning.
Türkçe çevirisi : Sabahleyin on beş dakika içinde yıkanabilir, tıraş olabilir ve giyinebilirim.
3 yaraya pansuman yapmak, sarmak * eşanlamlı : treat, bandage, plaster, strap up
4 saç yapmak
5 (yemeği) hazırlamak, süslemek
¤ noun
1 giysi, elbise * eşanlamlı : costume, suit, frock, gown
İngilizce örnek : What dress are you wearing to the party?
Türkçe çevirisi : Parti için hangi elbiseyi giyiyorsun?
İngilizce örnek : Some of the natives wore very little dress.
Türkçe çevirisi : Yerlilerden bazıları çok az (el kadar) giysi giyiyordu.
2 kılık kıyafet, giyim * eşanlamlı : clothes, clothing, garb, garments, wardrobe, costume, vestments
İngilizce örnek : The men were in evening dress.
Türkçe çevirisi : Adamlar gece kıyafeti giymişti.
¤ adjective
1 elbiselik
2 (giysi) uygun, düzgün
* dess up = 1 gibi giyinmek, kılığına girmek
İngilizce örnek : Who is going to dress up as Father Christmas?
Türkçe çevirisi : Kim Noel Baba kılığına girecek?
2 giyinip kuşanmak
İngilizce örnek : Children love dressing up.
Türkçe çevirisi : Çocuklar giyinip kuşanmayı sever.
ilgili sözler / related words