public

PUBLIC = ['pablik] adjective
1 halka ait, genel, umumi * eşanlamlı : communal, municipal, civil, common, general * karşıtanlamlı : private
İngilizce örnek : I consider it wrong to smoke in public places.
Türkçe çevirisi : Umumi yerlerde sigara içilmesini yanlış buluyorum.
İngilizce örnek : The street is a public place, but a private house is not.
Türkçe çevirisi : Cadde kamusal bir yerdir, ama bir ev (kamusal bir yer) değildir.
İngilizce örnek : This is a public building.
Türkçe çevirisi : Bu bir kamu binasıdır.
İngilizce örnek : You mustn’t pick the flowers in the public gardens.
Türkçe çevirisi : Umumi (halka açık) bahçelerdeki çiçekleri koparmamalısın.
İngilizce örnek : There's a public toilet at the mosque.
Türkçe çevirisi : Camiide umumi bir tuvalet var.
3 devlete ait, ulusal * eşanlamlı : national
¤ noun
kamu, halk * eşanlamlı : people, community, society, populace
İngilizce örnek : The company doesn't make its annual report available to the public.
Türkçe çevirisi : Şirket yıllık raporunu kamuya açıklamıyor.
İngilizce örnek : I hope the public will respond to our new promotion.
Türkçe çevirisi : Umarım halk yeni tanıtımımıza cevap verir.
İngilizce örnek : The public will not support the price increase.
Türkçe çevirisi : Halk fiyat artışını disteklemeyecek.
İngilizce örnek : The old mosque has been restored and is now open to the public.
Türkçe çevirisi : Eski camii restore edildi ve şimdi halka açık.
* in public = alenen, herkesin önünde
İngilizce örnek : I am not accustomed to speaking in public.
Türkçe çevirisi : Herkesin önünde konuşmaya alışık değilim.
İngilizce örnek : He insulted his wife in public.
Türkçe çevirisi : Herkesin önünde karısına hakaret etti.
İngilizce örnek : She needs more practice before she can play the violin in public.
Türkçe çevirisi : Kemanı herkesin önünde çalabilmek için daha çok pratiğe ihtiyacı var.
* public auction = açık artırma
* public house = birahane, pab
* public opinion = kamuoyu
İngilizce örnek : The newspapers reflect public opinion.
Türkçe çevirisi : Gazete kamuoyunu yansıtır.
İngilizce örnek : A public opinion survey has looked into how people spend their money.
Türkçe çevirisi : Bir kamuoyu araştırması insanların paralarını hasıl harcadıklarını inceledi.
* public relations = halkla ilişkiler
İngilizce örnek : Public relations is an interesting career.
Türkçe çevirisi : Halkla ilişkiler ilginç bir meslektir.
* public school = BE. 1 özel okul
2 AE. parasız okul
* public transportation = toplu taşıma
İngilizce örnek : Bicycles are widely used in the city instead of public transport.
Türkçe çevirisi : Şehirde bisikletler toplu taşıma yerine geniş ölçüde kullanılmaktadır.