nervous
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 2735sıfat / adjective
NERVOUS = ['nö: vıs] adjective
1 sinirleri gergin, heyecanlı, ürkek * eşanlamlı : excited, tense, agitated, anxious, restless, jittery, nervy, uneasy, timid, hesitant * karşıtanlamlı : calm
İngilizce örnek : Everybody was very nervous the day before the examination.
Türkçe çevirisi : Sınavdan önceki gün herkes çok heyecanlı idi.
İngilizce örnek : He is nervous because he is not used to driving in traffic.
Türkçe çevirisi : Sinirleri gergin çünkü trafikte araba kullanmaya alışık değil.
İngilizce örnek : He was too nervous to ask her out.
Türkçe çevirisi : Ona çıkma teklif edemeyecek kadar heyecanlı idi.
İngilizce örnek : I always feel nervous when I have to go to the dentist.
Türkçe çevirisi : Dişçiye gitmek zorunda kaldığım zaman hep sinirlerim gergin olur.
İngilizce örnek : She felt very nervous before the plane took off.
Türkçe çevirisi : Uçak kalkmadan önce çok heyecanlıydı.
2 sinirsel
* nervous breakdown = sinir krizi
İngilizce örnek : Working too much can cause a nervous breakdown.
Türkçe çevirisi : Çok fazla çalışmak sinir krizine yol açabilir.
* nervous system = sinir sistemi
