• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

fakat

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 325

fakat = ancak [eski terim - öz Türkçe]

fakat = yalnız [eski terim - öz Türkçe]

FAKAT = (fakat nedir; fakat ne demek; fakat İngilizcesi) Ancak, ama, lakin: «El fenerim de çantanın üstündeymiş sözde fakat göremiyorum.» - = Ağaoğlu.

FAKAT = (fakat nedir; fakat ne demek; fakat İngilizcesi) Ancak, yalnız.

fakat = ancak [Osmanlıca - Türkçe]

fakat = yalnız [Osmanlıca - Türkçe]

fakat = velî [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

ağır fakat esaslı akit yapılırken hakikatini inanılan ve fakat yanlış zehabı uyandıran izah ve beyanlarda bulunmak aması fakat olmadan ani fakat kısa süreli ağrı arcilik horizonu olan fakat natrik horizonu veya duripeni olmayan akuollar arızalı motor var fakat arıza nedeni henüz tespit edilemedi bağımsız fakat bazı müesseseleri ortak olmak üzere iki devletin birleşmesi başarısızlığı ..masından değil fakat -dandı bebek yüzlü fakat kafasız kadın biliyor- fakat söylemek istemiyor bir kimseyi yönlendirebilirsin fakat istemediğini zorla yaptıramazsın bir ülkede satılan fakat aşka bir ülkede kesilen bilet birine ürkek fakat arzulu bakmak birini dostça fakat şiddetle azarlamak buzlu fakat soda veya su katılmamış alkollü içki candan fakat kaba saba çarkın bir yöne dönmesine izin veren fakat geri hareketini engelleyen mekanizma çocuklar biraz sıkıntı, fakat alışılmışın dışında bir huzur kaynağıdır çok denedim fakat çok istenilen fakat yapılamayan değerli fakat işe yaramayan mal değişik kimsayal fakat aynı kristal yapıya sahip maddeler özelliği diğer bir davaya müteallik bir hükmün gerekçesinde temas edilen ve fakat o hükmün temeli olmıyan hukuki bir mesele hakkındaki mütalâa eğilmek fakat kırılmamak elbisem yakında, fakat gömleğim daha yakında elinden her iş gelen fakat hiç birinde uzman olmayan kimse en son fakat aynı derecede önemli faiz ödemesiz fakat vergiden muaf ikramiyeli bono fakat çok arkadaşım yok fakat gördüm ki fakat hayat devam etmek zorunda fakat kesin değil fakat oysa fakat sonra fakat yine de geçmişte yaşanan fakat unutulmayan başarısızlık gelir getirmeyen fakat başka yan yararlar sağlayan bono geminin başladığı ve fakat henüz bitirmediği yolculuk gemiyi hafifletmek için denize atılan ve fakat şamandıra gibi bir şeyle bağlı olan eşya ve yük gençler yaşlıların aptal olduğunu düşünür, fakat yaşlılar gençlerin aptal olduğunu bilir gösterişli fakat değersiz şey gösterişli fakat ucuz (mal) güzel fakat değersiz şey hafif fakat hızlı bir darbe (boksta) her şey hazırdı fakat olmadı hiç kimse değil, fakat yiğitler iyi şeylere layıktır hükümet onayı ile işlenmiş ve fakat dava konusu edilmeyen kanunsuz eylem hükümetin emri veya tasvibi ile işlenmiş olup da bir yabancıya zarar ika eden ve fakat dava mevzuunu teşkil edemiyen bir fiil istenmeyen veya hoş olmayan fakat gerekli olan şey istikrarlı fakat ayarlanabilir döviz kuru sistemi kadının öğüdü önemli değildir, fakat onu dinlemeyen aptaldır karıya verilen ve fakat koca hayatta bulundukça onun mallarından sayılan ziynet ve süs eşyası kendi burada fakat aklı başka yerde kitaplarla dostlar, az fakat iyi olmalı kötü fakat gerekli küçük fakat seçkin küçük şeylerde tutumlu fakat büyük şeylerde savurgan mahkemece halledilmesi lâzım gelen ve fakat emsali olmıyan bir hukuki mesele mahkemede çalışan ve fakat yargıç olmayan yüksek memurlar maruz kalınan fakat henüz ödenmeyen hasarlara ait ihtiyatlar nominal değeri yok fakat pazarda değer biçilen hisse senedi otel restoranında yemek yiyen fakat otelde kalmayan müşteri oyun alanının içine düşen fakat karşılayan tenisçinin ulaşamayacağı bir yerde olan servis pahalı fakat bayağı zevkleri olan biri rehinli alacağın sahibinin elde edebileceği ve fakat etmediği semerelerden dolayı mesuliyeti seçilmiş fakat göreve başlamamış seçilmiş fakat henüz göreve resmen başlamamış başkan sonuncu fakat bir o kadar önemlisi spodik horizonunda demir biriken fakat humus birikimi olmayan spodosoller tahakkuk etmiş fakat ödenmemiş olan tahsil edilmemiş fakat ödenmesi kesin alacak telemark yok fakat trafik paterninin iniş pistine paralel fakat zıt tarafındaki kısmı türkçe'yi anlayabiliyorum fakat konuşamıyorum umut iyi bir sabah kahvaltısı fakat kötü bir akşam yemeğidir üzücü fakat gerçek olan eleştiriler ve fakat yarışı, yavaş fakat emin adımlar kazandırır yasal fakat yanlış ölüm cezası yavaş fakat emin yavaş fakat güvenli yazılı fakat mühürsüz akit yeni bir işe başlarken meydana çıkan fakat giderek azalması beklenen zorluklar yeniden fakat değişik bir biçimde yolcu biletinde rezervasyonu yapılmış görünen fakat rezervasyon kayıtlarında bulunmayan yolcu zevk veren fakat aynı zamanda zararlı olan biri veya bir şey

1: 0 ms