Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 11673İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 16 AS = [ız, ez] conjunction
1 -dığı sıra, -ken
İngilizce örnek : As I was driving home, I saw her walking down the street.
Türkçe çevirisi : Arabayla eve giderken onu caddeden aşağı yürürken gördüm.
İngilizce örnek : As she came into the room, all rose to their feet.
Türkçe çevirisi : O odaya girerken herkes ayağa kalktı.
İngilizce örnek : As I was leaving the house, the postman brought a letter.
Türkçe çevirisi : Evden çıkarken postacı bir mektup getirdi.
2 -den dolayı, -dığı için
İngilizce örnek : As he wasn't ready, we went without him.
Türkçe çevirisi : Hazır olmadığı için onsuz gittik.
İngilizce örnek : As he is my friend, I will help him.
Türkçe çevirisi : O benim arkadaşım olduğu için ona yardım edeceğim.
İngilizce örnek : I cannot come as I am busy.
Türkçe çevirisi : Meşgul olduğum için gelemem.
İngilizce örnek : Let's stop working, as it is late.
Türkçe çevirisi : Çalışmayı bırakalım çünkü geç oldu.
3 gibi
İngilizce örnek : Do as you are told.
Türkçe çevirisi : Sana söylendiği gibi yap.
İngilizce örnek : Stop arguing with me and do as I tell you!
Türkçe çevirisi : Benimle tartışmayı bırak da sana söylediğim gibi yap.
¤ preposition
olarak; gibi
İngilizce örnek : He makes a living as a taxi driver.
Türkçe çevirisi : Taksi şoförü olarak geçimini sağlıyor.
İngilizce örnek : He works as an engineer.
Türkçe çevirisi : Mühendis olarak çalışıyor.
İngilizce örnek : I once worked as a postman.
Türkçe çevirisi : Bir zamanlar postacı olarak çalışmıştım.
İngilizce örnek : She joined the company as a secretary.
Türkçe çevirisi : Sekreter olarak şirkete katıldı.
¤ adverb
1 aynı derecede, o kadar
2 örneğin, sözgelimi
* as a rule = genellikle
İngilizce örnek : As a rule, my mother looks after my children when I'm at work.
Türkçe çevirisi : Genelde ben işteyken çocuklarıma annem bakar.
* as … as … … = kadar
İngilizce örnek : He likes to have his tea as sweet as possible.
Türkçe çevirisi : Çayını mümkün olduğunca şekerli içmeyi sever.
İngilizce örnek : We make the rooms as warm as possible in winter.
Türkçe çevirisi : Kışın odayı mümkün olduğunca sıcak yapıyoruz.
İngilizce örnek : Your bags must be as light as possible when you go by air.
Türkçe çevirisi : Uçakla giderken çantaların mümkün mertebe hafif olmalı.
İngilizce örnek : Get to the station as early as possible.
Türkçe çevirisi : İstasyona mümkün mertebe erken git.
İngilizce örnek : When it started raining, we all ran inside as fast as we could.
Türkçe çevirisi : Yağmur yağmaya başlayınca hepimiz elimizden geldiğince hızlı bir şekilde içeriye koştuk.
* as for = -e gelince
İngilizce örnek : They all went to the movies; as for me, I stayed home.
Türkçe çevirisi : Hepsi sinemaya gitti; bana gelince, ben evde kaldım.
* as if/though = -miş gibi, sanki
İngilizce örnek : It looks as though there will be a storm.
Türkçe çevirisi : Fırtına kopacak gibi (görünüyor).
İngilizce örnek : It looks as if it's going to stop raining.
Türkçe çevirisi : Yağmur dinecek gibi görünüyor.
İngilizce örnek : She talks as if she knows everything.
Türkçe çevirisi : Her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.
İngilizce örnek : You look as if you're cold.
Türkçe çevirisi : Üşüyormuş gibi görünüyorsun.
İngilizce örnek : She treats me as if I were a child.
Türkçe çevirisi : Bana çocukmuşum gibi davranıyor.
İngilizce örnek : He spoke French as if he were a real Frenchman.
Türkçe çevirisi : Gerçek bir Fransızmış gibi Fransızca konuşuyordu.
İngilizce örnek : It looks as if we were expected to wait here.
Türkçe çevirisi : Burada beklememiz bekleniyormuş gibi görünüyor.
İngilizce örnek : She's 50 years old, but she looks as if she was 40.
Türkçe çevirisi : 50 yaşında, ama 40 yaşındaymış gibi görünüyor.
İngilizce örnek : You talk as though you had a bad cold.
Türkçe çevirisi : Fena halde üşütmüş gibi konuşuyorsun.
İngilizce örnek : He is as poor at spelling as if he had never been to school.
Türkçe çevirisi : Hiç okula gitmemiş gibi yazımı kötü.
İngilizce örnek : The men are as tired as if they had been working all night.
Türkçe çevirisi : Adamlar bütün gece çalışmışlar gibi yorgunlar.
İngilizce örnek : You're so sunburnt as if you had spent the whole summer in Antalya.
Türkçe çevirisi : Bütün yazı Antalya’da geçirmişsin gibi yanmışsın.
İngilizce örnek : She looks as though she had seen a ghost.
Türkçe çevirisi : Hayalet görmüş gibi görünüyorsun.
İngilizce örnek : The car looks new, just as though it had never been driven.
Türkçe çevirisi : Araba yeni görünüyor, tıpkı hiç kullanılmamış gibi.
* as long as = sürece, -dikçe, -mek koşuluyla, yeter ki
İngilizce örnek : I will take the job as long as the salary is right.
Türkçe çevirisi : İşi kabul ederim yeter ki maaşı düzgün olsun.
İngilizce örnek : You can stay here as long as you wish.
Türkçe çevirisi : İstediğin kadar burada kalabilirsin.
* as regards = 1 … konusunda, ile ilgili olarak
İngilizce örnek : She's all right as regards cleaning, but she can't cook.
Türkçe çevirisi : Temizlik konusunda iyi ama aşçılığı iyi değil.
2 -e göre
* as to = 1 konusunda, -le ilgili olarak
İngilizce örnek : They made a bet as to who would be the first to arrive there.
Türkçe çevirisi : Oraya en ilk kimin varabileceği ile ilgili bahse girdiler.
2 -e göre
* as usual = her zamanki gibi
İngilizce örnek : She's on the beach, sunbathing as usual.
Türkçe çevirisi : Plajda, her zamanki gibi güneşleniyor.
* as well = de, da
İngilizce örnek : He smokes as well.
Türkçe çevirisi : Sigara da içiyor.
* as yet = şu ana kadar, şimdiye dek
ilgili sözler / related words