Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 65 DİYE
1. Diyerek, deyip : “Gel buraya,” diye seslendi. / “Senden bir bok olmaz,” diye beni azarladı. / “Bir işi doğru dürüst yapamazsın,” diye çıkıştı.
2 Olarak, niteleyerek, niyetine : Metali boyayıp altın diye ona yutturmuşlar. / Golcü diye getirdikleri adam, çlım bile atamıyor. / Antika diye bana bu hurdayı kakaladılar.
3. İki tümceyi neden bildirerek birbiren bağlar : Kötü koku çıksın diye pencereyi açtım. / Çayın yanında yenir diye bisküvi aldım.
4 Sanarak, zannederek : Gelmezsin diye yemek yapmadım. / Seversin diye odaya pürfüm sıktım.
5 Adlı, adında, isminde : Cüppeli Hoca diye biri var. tanıyor musun?
6. Herhangi bir yargıya vararak : Dürüst diye herkes ona inandı, boş projesi için para yatırdı.
ilgili sözler / related words